İsmini ölünce alan kadınlar

Geçen hafta okumuştum haberini...

Haberin Devamı

Elektrik Mühendisi 60 yaşındaki baba, eşinden ayrılıp Ankara’dan Kayseri’ye gelen bir aylık hamile kızı Ş.Ç.’yi sopayla döverek iki bacağını da kırmış.

Ve demiş ki:

“Aslında kızımın evliliği iyi, eşiyle bir sorunları yok. Ama kızımda kişilik bozukluğu olduğu için hem eşine, hem de bize sorun yaratıyor.
Eşinin yanına Ankara’ya dönmesini istedim, kabul etmedi...
Ben de dayanamadım.”

Önce Acil’de tedavi ettiler 22 yaşındaki S.Ç.’yi, şimdi sığınma evinde...

* * *

Adı, Ş. genç kadının. Belki Şule, belki Şenay, belki Şebnem, Şengül, Şükran...

Bilmiyoruz...

Çünkü anca ölürlerse öğreniyoruz, o kadınların ismini bu ülkede.

* * *

Tıpkı, şiddet gördüğü eşinden boşanmak için mahkemeye başvuran, ama “aile büyükleri”nin araya girmesiyle vazgeçen Z.Ö. gibi...

Kocası, “barıştıktan sonra” Mamak’ta 9 kurşunla öldürünce öğrendik adını:

Zülfüye Öztürk...

* * *

Haberin Devamı

Ekranda izliyoruz, sokakta izliyoruz, filmlerde izliyoruz.

Gözlerimi de Al’da (Te Doy Mis Ojos) evliliğinin, gördüğü şiddetin yarattığı yaraları gibi iyileşeceğini, geçeceğini uman, bir daha deneyen kadında izliyoruz.

İstanbul Uluslararası Suç ve Ceza Kısa Film Festivali Özel Gösterim Ödülü alan Evren Maner’in yönettiği “Tuz”da, kocasının “tuzu kaçmış” çorbayı eliyle milim milim, usulca iterek yemek masasından yavaş yavaş düşürmesini seyreden genç kadın gibi izliyoruz bazen:

“Düşecek de, ne zaman...”

Bir ağabey, bir sevgili, bir koca, bir baba, bir kayınpeder olarak izliyoruz, şiddet uygulayan bir ağabeyi, bir sevgiliyi, bir kocayı, bir kayınpederi...

Sever de döver de ya hani, ama severken değil döverken görüyoruz hep...

Kapatıyoruz ışıkları, film gibi izliyoruz.

* * *

Küfürden tokada, şiddetten yok etmeye giden o dehşet verici sürece tanık oluyoruz.

S.Ç.’ler, Z.Ö.’ler, alfabenin tüm harfleri, siste yanıp sönen S.O.S mesajları gibi geçiyor denizimizden...

“Aile büyükleri” görüyor, komiser amca görüyor, mahkeme görüyor...

Sonra okuyoruz, öğreniyoruz adlarını:

Zülfüye’nin anlamı, “sevgilinin saçları”ymış, o güzel saçları...

Yazarın Tüm Yazıları