Paylaş
"Mamacigis (anneciğim)..."
Bir kabahatini affettirmeye çalışırken ya da bir şeyi çok istediğinde...
İster Ermenice mamacagis, ister Rumca ah mana mu, ister Kazım Koyuncu'nun türküsünde "anne" ve "ninni"yi biraraya getiren Lazca nani nana, ister İngilizce mummy.
Sevgi sözcükleri her dilde, melodili...
* * *
Toto Karaca tam 18 yıl önce bugün ayrıldı hayattan.
TV'deki eski yılbaşı eğlenceleri miydi...
Toto Karaca'nın çarliston yapan görüntüsü var belleğimde.
Bir buçuk metre boyuyla, topuklu ayakkabılarının burnunu içe döndürüp, topuklarını dışa savurarak ve ellerinin yere paralel sallantısıyla ritme esinti katarak yaptığı dans.
"Garson bira getir, garson şarap getir, garson yaşa çarliston..."
Ki asıl mesleği, sanatsal hüneri olan opera ve tiyatro sanatçılığını pas geçip, ona "çarliston kraliçesi" namını "kazandıran" görüntüler.
* * *
İsim, ad koymayı, lakap takmayı severiz, değil mi.
Birine, bir şeye bir isim takarız ve artık öyle nam salsın, öyle tanınsın isteriz.
Başka ülkeleri bilmiyorum ama, nominalizm (adcılık) had safhadadır bizim ülkede.
Belki de öyle gerekmiştir.
Hayatın, o hayatın içindeki insanların adlandırdığımız gibi olacağını sanarak kendimizi daha huzurlu, güvende hissederiz.
Ve bu "huzur ve güven ortamı"nın sürmesi için, sokakların da ismini değiştiririz.
"Kadınbudu köfte"nin adını pirinçli köfte de eyleriz.
* * *
"Mamacagis"in gerçek adının İrma Felekyan olduğunu çok sonradan öğrendim.
Çünkü biz onu Toto Karaca olarak tanıdık, kabullendik.
O soyadını evlendiği Azeri Türk'den aldı.
Almasa, belki biz koyardık ona uygun bir soyadı.
Tıpkı Shirley Maclaine'nin Irma
Varsın Vahi Öz'ün gerçek adı Vahe, Kenan Pars'ın Kirkor, Sami Hazinses'in Samuel olsun.
Biz adını kendi koyduğumuz dünyada, isim taktığımız insanlarla, namımızı sürdürelim yeter.
Paylaş