Paylaş
AFP’nin dün geçtiği habere göre, ahalinin önünde kırbaçlanan Çin asıllı iki kişinin suçu horoz dövüştürmek.
Kırbaçlamayı halk da ellerinde cepleri fotoğraf-video çekerek, güle-oynaya izlemiş.
* * *
Hey gidi... Çocukluğumuzun renkli-sesli figürlerindendi horoz.
Gün ağarırken -ayarlı ayarsız- mutlaka bir horoz sesi duyulurdu.
İster Bahçelievler'de oturun, ister Kızılay'da, Çankaya'da...
Kucağında horozla gezen kapıcı çocuğu da eşlik ederdi manzaraya.
Belki horozun taç gibi kıvrımlanan kırmızı ibiği, kızıl-koyu parıltılı tüyleri, solgun bir yönünü tamamlardı... Belki, göğsü kabarık külhan voltalarına imrenirdi.
Sadece kucağında ona ait bir "can"ın kıpırtısını, sıcaklığını mı hissetmek isterdi yoksa.
Köyünü özlerdi de, gizlice fısıldar mıydı horozuna sılayı... Onunla mı dertleşirdi?
Yahut o zamanlar herkes en yakınındaki hayvanı, bulduğunu mu “evcil" kılardı, sahiplenirdi, bilemiyorum.
Sonradan öğrendim.
Kapıcı çocuğuyla horoz arasındaki bağ, Çingeneler Zamanı filminde Perhan'ın hindisiyle bağı neyse oydu.
Saydıklarımın hepsiydi, belki. Ve “yalnızlık”, öte(ki)lenmişlik de vardı denklemde.
Horoz deyip geçmeyin; Bremen Mızıkacıları'nın en küçük ama en tepedeki kahramanıydı.
Sadri Alışık filmlerinde Vahi Öz'ün -az fizikman da- canlandırdığı “Horoz Nuri”...
Çocuk parkında ya da cambaz geldiğinde aniden ortaya çıkan Horoz Şekeri’ydi. Hani Orhan Veli'nin bayramda evden kaçıp, “Anneme söylemeyin” diyerek, kargalara önerdiği rüşvetti.
12 Eylül darbesi sürecinde kurdurulup, sağa-sola horozlanan bir partinin de amblemiydi ama lafını etmeye değmez. Ömrü horozdan az, üç yıl sürdü.
Kısa dönem askerliğimi, “horozu, tozu, kızı”yla da ünlü Denizli’de yapıp, sadece tozunu yutup gelmemin de bu bahiste ehemmiyeti yok elbet.
* * *
Şehrin merkezinde, gözde/sözde mahallerinde o horozları göremiyoruz artık. Gayet normal.
Lâkin gazetelerde, ekranlarda görüyoruz ara sıra.
Görüyoruz da; ibiği yok, parçalanmış. Kan içinde kafası, gagası...
Kızıl parlak, kabarık tüyleri matlatmış, akan kanıyla yapışmış bedenine.
Bir süre önce yine “can kumarı” oynayan 60 meymenetsiz gözaltına alınmıştı.
Ölümüne dövüştürülen horozlar ise veterinerde korumaya...
Bir başka haberde de İstanbul’da yakalananlar, horoz dövüşünün "hobi" olduğunu savunmuşlardı.
Hobi!
Ve haklarında Kabahatlar Kanunu'na göre mini minnak bir işlem yapılmıştı o zaman.
Biri “hobi” demişti, diğeri “kabahat”. Ü ürü üüü...
* * *
Bir yanda ölesiye dövüştürülen horozlar...
Diğer yanda Endenozya’daki kırbaç.
Ki orada da, kuvvetle muhtemel bir canlıyı dövüştürdükleri yani horozun yüzü-suyu hürmetine değil... “Kumar” oynattıkları için verilmiştir o ceza.
Roman olarak, Suç ve Ceza tamam da...
Suçun da, cezanın da yüz kızartıcı, zalim, insanlıktan uzak olduğu durumlar dizi olur. Kendi çöplüğünde...
Paylaş