İKİ gündür Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın "Güzel Sanatlar’ın bahçesindeki heykelleri Ankara’da değerlendirebiliriz" açıklaması üzerine yoğunlaştık.
Nazım Hikmet’in heykelinin Ankara Garı’na dikilebileceğini dün yazmıştık.
Zihin jimnastiğini, meydansız ve yeterince heykelsiz kent gezisini bugün de sürdürelim.
* * *
Muzaffer Sarısözen’in de heykeli var orada.
Ankara Radyosu’nda ilk Yurttan Sesler korosu.
Ve türkülerden yüzlerce derleme.
Ankara Radyosu’nun çevresindeki uygun bir yere, belki karşısındaki alana çok yakışırdı sanırım.
* * *
Ya Necip Fazıl’ın heykeli?
Cebeci Asri Mezarlık’taki ana giriş alanındaki meydan olamaz mı?
Kaidesinde "Mezar" şiirindeki o dize:
"Bir hiç ki, içinde heplerin hepsi..."
* * *
Hasan Ali Yücel de Güzel Sanatlar’ın bahçesinde.
Onun da heykeli belki Asri Mezarlık’ta, mezarının yakınındaki alanda kent yaşamına katılabilir.
Ya da Beşevler’de Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bahçesinde...
Ve kaidesinde oğlunun yazdığı ünlü dize:
"Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi..."
* * *
Peki yeniden düzenlenen Gençlik Parkı’na Zeki Müren heykeli uymaz mı?
Göl Gazinosu’nda, Lunapark Aile Gazinosu’nda Ankaralılarla sık sık buluştuğu günleri ve o dönemin smokinli garsonlarını hatırlatan bir "Sanat Güneşi" heykeli.
Gözlüğü, smokini, papyonu ile...
* * *
Bakan Günay’ın eksikliğine dikkat çektiği kent heykelleri, Atatürk Orman Çiftliği için de geçerli.
Mesela Türk resminin mihengi İbrahim Çallı’nın var olan heykeli.
Atatürk’ün sofrasına defalarca konuk olan Çallı AOÇ’de yaşayamaz mı?
Heykelli, rölyefli, kimlikli Başkent hayallerimizi yarın aktarmaya devam edeceğim.