Her insanın 4 yaşı var

İnsanın kendisini “gibi hissetmesi”, çoğu kez derinliklerinde saklı ve en balta girmemiş alanı.

Haberin Devamı

Çünkü “çekirdeğe” oluşması için baltayı bizzat eline alması gerek. Sonra da neden kendisini olduğu yahut göründüğü gibi değil de, başka bir şey gibi hissettiğinin denklemine dalması...
Emrah Serbes “Hikayem Paramparça”da, insanın en az 3 kişi olduğunu söylüyor:
“Kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü... En sahicisi üçüncüsüdür. Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen.”
İşte bu hengamenin git-gelinde, insanın kendisini “hıyar gibi” hissettiği durumlar da olabiliyor ki, ondan iki gündür söz etmeye çalıştım.

* * *

Bir de insanın kendini hissettiği yaş meselesi var ki, o da “en az 4 yaş”a tekabül ediyor.
Olduğu yaş, gösterdiği yaş, hisssettiği yaş ve olduğu yaşla hissettiği yaş arasındaki farkta yaşayan dördüncü...
Küresel klişeler arasında belki de en terapiye teşne olanı, “İnsan hissettiği yaştadır” meseli zaten.
Ruh ve beden, kimya ile biyoloji itişiyor bu mevzuda...
Çünkü insan hislerini, ruhunu yaşına uygun büyütemiyor genelde. Bu, eğreti de durabiliyor bir çok örnekte. Ama çok da vahim bir şey değil bence, eğer astarı yüzünden pahalı olmazsa, içindeki “old” fartlamazsa...

* * *

Haberin Devamı

Zamanında giyemediğin ama 70’inin burcunda bayrak gibi sallanan kırmızı bir tişört de geçer içinden.
Bir zamanlar kadın bijüterisi sayılan bir çok takı-taklavat da, aniden kulağına küpe, koluna bileklik olur mesela...
Bir dönem, askeriyeden emekli olunca ilk iş bıyık, sakal bırakmaksa... Vardır, bir hikmeti.
“Yazdan kalma bir bitkiyi çıkarıp, doldurur gibi oyuğunu”(*), doldurursun o boşluğu...
Öyle sanırsın, iyi hissedersin.
Çünkü insan gün gelir, yaşadıklarından çok yaşayamadıklarından pişmanlık duyar.

* * *

İnsanın kendisi olduğu değil de, hissettiği yaşta görmesi, orta yaş (kaçsa orta yaş bu aralar) ve az daha ilerisinde bir sendrom, bunalım olarak da nüksedebilir.
Böyle bir durumda “vezir etmesi” pek beklenemez.
“Kendimi 20 yaşında hissediyorum” dersen yersiz-zamansız, biri de çıkar “E, bi koşu gel o zaman” der.
İnsanın yaşadığı, olduğu yaşa biraz da vakarla yaklaşması gerekli, değil mi mirim?
Bir de insanın kendisini birdenbire 100 yaşında hissetmesi vardır ki, hıyar gibi hissetmesi haline duygusal lumbagonun eşlik etmesidir.
Ona da küçük adımlarla, yarın değineceğim.

(*) Edip Cansever

Yazarın Tüm Yazıları