Paylaş
hayalperest ya da yeniyetme olacağım
hangisini istersen seç
her günü
ebedi bir aşka çevireceğiz
ölesiye yaşayacağımız.”
Le meteque.
Bir çok insanın yaşamına Tanju Okan’ın Hasret’i ile giren şarkı.
Georges Moustaki’nin unutulmaz klasiği. Gitarıyla, “Eğlenmek için bütün yaşam, dinlenmek için tüm ölüm var” diye mırıldanan Moustaki’nin...
* * *
Ama öyle ki, bazı sanatçılar son günlerinde, ölüme giden yolda bile dinlenmeye, bir avuç huzura olanak bulamıyor.
Haberimizden okuyacaksınız.
Müzik-Sen Genel Başkanı Mehmet Çırıka, muhtaç duruma düşen sanatçılar için acilen sanatçı huzurevleri ve sanatçı köyleri kurulmasını istiyor.
“Usulca bir ah, ölüyorum eyvah” diyerek, sessiz-sedasız, binbir sıkıntı içinde giden Cahide Sonku, Esin Engin, Tanju Okan’ı hatırlatıyor.
Sadece onlar mı...
Ya yazarlar, şairler, edebiyatçılar.
* * *
Mesela şair Enver Gökçe... Ankara’ya, 9 yaşında ailesiyle gelmiş. Eğin’den karayoluyla, yollarda yata kalka 11 günde...
Son nefesini de Ankara’da verdi, Seyranbağları Huzurevi’nde.
Adı huzureviydi ama o günlerde izbe bir bakımevi, “hasta hanı”ydı bir anlamda.
Düşünüyorum da...
Ankara’ya gelirken de bulamamış huzuru.
Giderken de...
* * *
İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale.
Hani Selahattin Pınar’ın “Nereden Sevdim O Zalim Kadını”, “ Huysuz ve Tatlı Kadın” gibi birçok ölümsüz şarkısını onun için bestelediği kadın.
Yoksulluğu, kimsesizliği, terk edilmişliği uzun yaşayamadı.
Yalnızlığın son ve en korkunç durağında, Bakırköy Akıl ve Sinir Hastanesi’nde bir deri-bir kemik veda etti hayata. 39 yaşında...
Ölümü gazetelere küçücük bir haber bile olmadı.
Cenazesine de dört kişi katılmış...
* * *
Oscar Wilde’ın “Hayat sanatı taklit eder” sözünü bir an düşünmeli...
Düşünmeli ve muhtaç sanatçılar için her tedbir alınmalı.
Paylaş