Paylaş
Hatta, “simitçi”, “eskici”, “hurdacı”, “yoğurtçu”ların sesleri, “boza”, “patates-soğan” nidaları hoşuma bile gider.
“Demek burası hala mahalle(m)” derim, içimden...
* * *
Umarsız bir nostaljinin, özlemle, derin bir solukla iç geçirten bir hayıflanmanın menzilinde değilim elbet.
Ama sokağımın -öyle ya da böyle- hala yaşadığını hissetmek, içimi kıpırdatan bir huzur verir bana.
Belli belirsiz ama muzır bir gülümseme geçer, sanki yüzümden.
Çünkü -mekanı Beyoğlu olsun- Salah Birsel’in o yalın ama derin cümlesine yürekten katılırım:
“Sokak her zaman haklıdır...”
Ardından, açarım pencereyi. Patates-soğan çuvalını en üst katlara kadar sırtlanmaya hazır delikanlıya sorarım:
“Ödemiş patatesi mi sahiden, kaça kilosu?”
Ödemiş-ödememiş... Bu diyaloğun sonucu, mutlaka alışveriş olur.
* * *
Bu duygumun, sempatimin “istisnası”nı ise, “farklı” bir anonsla yaşıyorum:
“Hanımların dikkatine, overlok makinesi ayağınıza geldi.
Halı, kilim, yolluk, paspas kenarına, halıfleks kenarına overlok çekilir.
Beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir”...
* * *
Bu anons, mekanik bir kadın sesiyle hoparlörden ilk kez eve sızdığında, doğrusu üzerinde durmamıştım.
Ama sık sık duymaya başlayınca, o nidayla diğerleri ayrı düştü zihnimde.
“Hanımların dikkatine”ydi, öncelikle.
Hani bir zamanların, “Güzellik de saadet: Necip Bey kremleri” ya da “Evliliğin ilk gününde bile, evinizin gıdasını düşünmeye mecbur olacaksınız: Arı Unları...” gibi özellikle “hanımların dikkatine”...
O bildik, “Eskici geldi hanım” ünlemesi gibi.
Ayrıca, “ayağınıza geldi” vurgusu da kıymetli.
Bu ülkede kız “istemek/almak” dışında hiç bir “fırsat”, öyle kolay kolay kadınların ayağına kadar gelmez, değil mi?
* * *
Geçenlerde, Seray Şahiner’in ikinci öykü kitabı “Hanımların Dikkatine” ile yeniden döndüm mevzuya.
Şahiner, Taraf Gazetesi’nde Suzan Demir ile yaptığı söyleşide, kitabına isim veren “Overlokçu geldi hanım” nidasına şöyle değiniyor:
“Evde ayna ile içine girdiğimiz bir aura var.
İşte bir rimel süreceğiz, Penelope Cruz olacağız gibi...
O kapılmışlığın içinde, ‘Hanımların dikkatine, overlok makinesi ayağınıza geldi’ anonsu, hazırlandığımız şeye ne kadar yabancı olduğumuzu hatırlatıyor”...
* * *
“Titre de kendine dön” kıvamındaki anons, sanki “asli” görevine çağırıyor hanımları.
Hani, “Bırak aynayı, ne sen Alice’sin, ne hayatın masal, ne de gökten düşecek üç elma filan var. O aynanın ardına, Harikalar Ülkesi’ne de geçemezsin... Bırak aynayı, hayali de, işine-gücüne, saçak saçak kilimine, ocaktaki aşına bak” gibilerinden.
Yarın devam edeceğim.
Paylaş