TAYLAN Özgür, 68 kuşağının gençlik liderlerindendi. Kırk iki yıl önce 23 Eylül’de öldürüldü.
O kuşağın ilk faili meçhul ama “katli malum” cinayetlerinden birisi olarak değerlendirildi yıllar sonra. Can Dündar, emekli yarbay Talat Turhan’ın bu cinayeti kontgerillanın işlediğini anlatan açıklamasını aktardı. Yani yine göründüğünden derindi mesele... Şaşırmadık. * * * CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da andı Taylan Özgür’ü, “twitter”daki hesabına attığı “tweet” ile: “Ülkemizin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde öncü olduğu için öldürülen Taylan Özgür’ü sevgiyle anıyoruz. 42 yıldır katilleri bulunamadı”. Ardına da Nazım’ın “Akın var/güneşe akın! Güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın!” dizelerini ekledi. * * * Kılıçdaroğlu’nun bu iletisine ben şaşırdım. Hani güneşi zaptetmek, yine Nazım’ın “sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak”ı ile uyumlu da... Memleketin haline, artık “adres bile sormayan” kurşunlara, ölümlere bakınca, nedeni ne olursa olsun, “Artık kimse yanmasa... Güneş filan da zapt edilmese” oluyor şiirim. Ötesi, Nazım’a vatandaşlığının iadesini en sonunda AKP halletti. Gerçi şiirleri tüm dünya dillerine çevrilen bir şaire iade-i itibar eylemek hiç bir hükümetin haddi olamaz da... Çünkü bu mevzuda bir itibar arayışı varsa eğer... O itibar, o şairin şiirlerini yıllarca yasaklayan ve yıllar boyu bu yasağa gözyuman hükümetlerin, muhalefetlerin, koalisyon ortaklarının, siyasetçilerin ihtiyacıdır. Şairin değil! * * * “Ölüm yazıtları” bazen öyle “kapsayıcı”dır ki, isimler yiter bazen tek başlıkta toplanıverir mesele. Bir yazı okumuştum internetten, yeniden baktım. Kaan Arslanoğlu’nun yazısı. Bir başka “Mustafa Taylan”dan söz ediyor. DTCF’de öğrencidir Mustafa Taylan, o da gençlik önderlerindendir cürmünce... Üzerlerine atılan bir bombayı savuşturmak isterken eli kopar. “Bir süre hapis yatar. Eskişehir’e sürgüne gönderilir, bir kitapçı açar. Kitapçı kapanır, bir market açar bu kez. Ve Gün Sazak’ın öldürülmesinin hemen ardından 28 Mayıs 1980’de marketinin önünde vurulur. Belki misillemedir... 30 Mayıs 1980 tarihli Milliyet gazetesinin 10. sayfasında ölümü o gün başka kentlerde ölen 12 kişiyle birlikte duyurulur: Eskişehir’de de Adım Gıda Pazarı sahibi Mustafa Taylan, iki teröristin açtığı yaylım ateşiyle öldürüldü...” Ama o Mustafa Taylan’ın ölümü, Beyazıt’ta öldürülen Mustafa Taylan Özgür’ün “ölüm yazıtları”nda kaybolur. Yazın Google’a, onu bulamazsınız. Anamazsınız da... Artık o yazıtın altındaki binlerce isimsiz ölüden birisidir. * * * Güneş zapt edilmez, yoksa yanarsınız. “Sen yapmasan, biz yanmasak” ile de olmaz. “Ateş düştüğü yeri yakar”... Ayışığı gerek, belki memlekete... Sakin, dingin, görünce yürek aydınlatan.