Grafitiye özgürlük

“ESKİDEN Fransa’da giyotinle bazı suçları işleyenlerin başları kesilirdi.

Grafiti yapanları da televizyona çıkarıp, başparmaklarını kesmek gerek. Bu bana iyi bir önlem gibi geliyor.
Las Vegas’taki otoyolların duvarlarını çok güzel kaplumbağa resimleriyle dekore ettik, ancak bu sersemler gelip herşeyi mahvettiler. (Kulakların çınlasın Ankara Eskişehir Yolu’ndaki tavşanlar, kediler)
Bazı çocuklar öğrenemiyor, bunlara biraz sert yöntemlerle ders vermek gerekir...”
¡ ¡ ¡
Ciddi ciddi bu öneriyi getiren, hukuk anlayışı ortaçağda kalmış gamalı bir dangalak değil, dönemin Las Vegas Belediye Başkanı Oscar Goodman...
Goodman televizyonda bu öneriyi getirince, programa katılan öğretim üyesi Howard Rosenberg gereken karşılığı bir cümlede veriyor:
“Belediye Başkanının kafasını şapka takmaktan başka şeyler için de kullanması gerekiyor...”
¡ ¡ ¡
Yedi yıl önce 4 Kasım’da Hürriyet’te yayınlanan Goodman ile ilgili haberi, Önder Şenyapılı’nın “İbrahim Demirel’in Duvarları” kitabından okudum.
Sadece sanatçılığını değil sanat emekçiliğini de tüm yaşamına yayan, Beştepe’de Galeri Sanat Yapım’da 30 yıldır sanatı tüm engellere, zorluklara karşın kentliyle buluşturan fotoğraf sanatçısı Demirel’in çektiği “dünyanın fotoğrafı” var kitapta.
Tümü, bir çok Batı ülkesinde takdir, bizde ise tekdir edilen grafiti sanatçılarının çalışmaları...
Attila İlhan’ın şiirinden mülhem, o duvarlar, “dinliyen, duyan, düşünen -ve konuşan- duvarlar” oluyor grafiti ile...
Böylece, hayatta önümüze çıkan engelleri, hatta çoğu kez yasakları, bazen bir hapishaneyi simgeleyen duvarlar, yaşayan ve özgür bir simgeye dönüşüveriyor.
Ve hem yaşatıyor, hem okutuyor, kendini duvarlar...
¡ ¡ ¡
Uzunyol sürücülerinin kamyonlarının, otobüslerinin, gün-gece boyu yaşadıkları, ömürlerini verdikleri o tekerlekli “dünya”nın arkasına yazdığı yazıların, kendi dünyalarından gelen esprilerin, bazen çığlıkların, kendilerini o masum “dışavurma” çabalarının yasaklanma hevesini, hem haksız, hem de hüzünlü görmüştüm.
Ve yazılarımda, aklımla da gönlümle de kendi cürmümce karşı çıkmıştım bu “söz yasakçılığı”na...
Grafiti yoluyla “hikayesi”ni, kentle, başka insanlarla paylaşan sanatçılara karşı tahammülsüzlük de aynı kategoriden bir tepki.
¡ ¡ ¡
ABD’de grafiti sanatının, duvara yapılan bir resmin kaderini, yine sanatçılar belirliyor.
Eğer yapanın “iş”i kötü olduysa, önce üzerine “toy (oyuncak)” yazılıyor. Ardından da üzerine başka bir resim yapılıyor.
Ancak resim güzelse, uzun yıllar kalıyor duvarda... Ve herkes saygı gösteriyor.
Sanat sokağa grafiti yoluyla katılıyorsa, gerçekten bir sanatsa zaten yasaklama çabası boşuna olacaktır.
Eğer bir karalamaysa, zaten silinir-gider duvardan da, hafızadan da...
Grafitiye özgürlük!
Yazarın Tüm Yazıları