Gözaltı ne demektir

Yıllardır gazetecilere gazetecilik öğretmeye çalışıyordu, Başbakan’ı, Başkan’ı:

Haberin Devamı

“Böyle gazetecilik olmaz...”
Herkes alıştı, ötesi benimsedi...
Öyle ki, magazin basınının yıllarca şişirdiği Hülya Avşar, “Gazeteciler bana soracakları sorulara dikkat edecekler, tekme tokat girişirim” dedi, elinde tenis raketiyle.
Fatih Terim bir spor yazarının yorumunu beğenmedi. “Ulan bu ne biçim konuşma, senin bıyığını, ananı, avradını...” diye başladı söze.
Eh, basının da vardı kimi örnekte kabahati, yumuşak karnı, deformasyonu...
Herkes üstat, herkes savcı kesildi.
Alışıldı, neredeyse...

* * *
Ama üç gün önce, herkesin soru işaretini koyulaştıran, herkese “Ne oluyor” diye sorduran bir örnek yaşandı. “Sınır Tanımayan Gazeteciler” örgütünün deyimiyle, “kara perşembe”...
Şimdi “gazeteciliği” içerde, hapiste öğretmeye niyetli sanki birileri. (Hizmet-içi eğitim mi)
Soracak belki, “Böyle kitap mı yazılır? Niye yazdın?”.
Sanki basılıp, ödüller alan bir kitap ya da “Darbe günlükleri” gibi ödüllü, tarihe kayıt/milat düşüren bir yazı dizisi değil, geceyarısı el altından dağıtılan örgüt bildirisi...
Yok, varsa yazılıp-çizilen dışında bir suç, açıklansın.
Ki, gazeteciler niye, hangi suçtan, ne kadar süreyle gözaltına alındı, anlaşılsın.
Hatta gözaltı, Emniyet’in kavramsal balans ayarı ile “gözetim altına almak” nedir, ne menem bir şeydir, o da bir daha, yeniden anlatılsın/tanımlansın.

* * *

Haberin Devamı

Bu açıklan(a)mazsa, elbette aklıma hala “yaşayan geçmiş” gelir.
Geçen yıl 30. yılıydı 12 Eylül darbesinin.
12 Eylül’de 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Otuz bir gazeteci cezaevine girdi.
Üç yüz gazeteci saldırıya uğradı.
Üç gazeteci silahla öldürüldü.
Gazetelere 300 gün yayın yasağı konuldu.
On üç büyük gazete için 303 dava açıldı.
Otuz dokuz ton gazete ve dergi imha edildi.
Bu karanlık, hala utanç vesilesi operasyonun sırrı, darbeci generalin üç kelimesinde gizliydi:
“Böyle basın mı olur...”

Yazarın Tüm Yazıları