Genç kızın gözyaşları

HER insanın korkuları vardır.

Haberin Devamı

Kimi içinde, kuy(t)ularında saklıdır, kimi dışından/dışarıdan gelir, bir anda bastırır... O an kendini tanıyamazsın.

Herkes korkusunu farklı yaşar, korkusuyla başa çıkmanın farklı yollarını arar. Bulur yahut bulamaz.

Bazen korktuğu şeylerle arasına mesafe koymaya, korkuyu uzaklaştırmaya çalışır.

* * *

“Uzaklarda”, “bir takım olaylar” sırasında, oradan geçerken ölenleri izler ekrandan...

“Ben orada, öyle bir hayat yaşamıyorum iyi ki” der, serinletmeye çalışır endişelerini.

Çoğu insan için duygusal bir bağ, bir empati kuramayacağı kadar uzaktır oralar. Uzaklardır...

Sonra yaşadığı Başkent’te, evinin camına vurur patlamanın sesi.

Bir kaç gün sonra, bir sebeple oralardan geçmek zorunda kaldığında...

Hayatını kurduğu şehirdeki 3. patlamanın izlerini arar endişeyle sisli gözleri.

Hisseder.

* * *

Haberin Devamı

Terör, o iğrenç şiddet, pek gitmediği coğrafyalarda değil, heryerdedir.

“Kalabalıklardan uzak durmalı” der, olmaz.

AVM’leri, polisin-askerin yoğun olduğu merkezleri, “en tehlikeli, en geçilmez yerler” listesine alır, nafile.

Çünkü terörün amacı odur zaten; sadece ekranlara değil, insanların pencerelerinin önüne kadar ulaşabilmek...

“Hayatına, sana (da) dokunabilirim” demek, zalimliğin sınırsızlığında...

* * *

Sonra patlamalarda ölen insanların, bize, arkadaşımıza, dostumuza, ailemize çok benzeyen hikayelerini okuruz gazetelerden.

Son 5 ayda 3 patlamada yaşamını yitiren 169 insanın -yazsan roman olur- hikayesini...

Birisi çocuğuna çikolata aldığı için -kılpayı- kurtulmuştur patlamadan, diğeri düğüne gitmek için işinden erken çıkınca kaybetmiştir hayatını...

Patlamanın ardından konuşuruz.

“Dün oradaydım” deriz, “Çankaya’ya giderken hep geçtiğim yerler, aynı saatler” diye mırıldanırız.

Kendimizi, orada olanların yerine koyarız... Gerek endişeyle, gerek hüzünle...

* * *

Yazı İşleri Müdürümüz Eray Görgülü anlattı. Patlamanın olduğu saatlerde, Kızılay’ın epey uzağında bir AVM’deymişler, ana-baba-çocuk...

Yakınlarındaki genç kızın cep telefonuna bakarak, hüngür hüngür ağlamaya başladığını görmüşler.

İlgilenmişler... O kız, tanıdığı birisinin oralarda, Kızılay’da olması ihtimalini düşünerek ağlamıyormuş.

Haberin Devamı

O felaketin travmasıyla birdenbire boşalmış gözünden yaşlar...

Derinlerinde hissettiği duygusal bağ, acı nedeniyle...

İşte o gözyaşları, o vicdan, o merhamet, o empati, korkunun,duygusal taşlaşmanın panzehiridir.

Ve o zaman korkunun, o kalın, kara pelerinin, vicdanın, duyguların üzerini kolayca örtmemesi gerektiğini düşünmeye başlar insan.

* * *

Terör, sadece korkuyu, acıyı, paniği, endişeyi, çaresizliği, güvensizliği değil, nefreti, lanet dolu yakarışları da alevlendirmeyi hedefler.

İnsanların içine böylesi duyguların tohumlarını atarak onları yönlendirmeyi, aynı coğrafyada yaşayan insanları birbirine düşman etmeyi... Taşlaştırmayı...

Ama sağduyunun, vicdanın, aklıselimin, insanları toplum, arazileri memleket, insanı insan eyleyen duygusal bağların gücünü hesaba katmaz.

Haberin Devamı

Yani AVM’deki o genç kızın, duygusal bağ dışında belki hiçbir illiyet kurmadan akıttığı gözyaşlarını... O güçlü hissedişi...

Böyle felaketlere, bir de o gözyaşlarının aynasında bakalım.

Genç kızın gözyaşları

 

 

Yazarın Tüm Yazıları