Fransa'ya ne etsek?

FRANSA'ya ne yapmalı?

Belediye Meclisi'ne de geldi bu soru:

Paris Caddesi Sütçü İmam olsun.

De Gaulle de Talat Paşa Caddesi...

* * *

Doğrusu bilmiyorum.

Etkili, "şık" olur mu...

Bir ülkeyi protesto ettiğimizde...

Kara mizaha dönüşüyor tepkiler.

Fransa protestoları müsamereye döndü. "Türkiye'de kaçak çalışan Ermenileri sınırdışı edelim"den. "Meydanda timsahlı tişort yakalım"a.. Yaksalar, polis ekipleri gelecek. Renault arabalarıyla.

* * *

Tepki mönümüz baştan sınırlı zaten.

Ültimatom çekelim desek, ültimatom Fransızca. Bir miting organize etsek, organizasyon da. Parlamenterler bir tedbir düşünseler. Fabrikatörler ambargo koysa, o sözcükler de Fransa'dan ithal... Boykot etsek, o da İngilizce.

Protesto etsek İtalyanca.

İsabet Fransız Büyükelçiliği önüne önceki gün bırakılan siyah çelenk, Farsça.

* * *

Türk işi birşeyler yapmaya kalkınca da, ifrat-tefrit meselesi.

Taksiciler de kalktı ayağa:

Fransız yolcu almayacağız!

Reno'larına binen turiste soracaklar:

Est ce que tu es Française?

Turist ’Oui (Vıy)’ derse, taksici hoplayacak: Vay!

* * *

Daha radikal (ki bu sözcük de Fransızca) tepkiler de geldi.

Örneğin okullarda Fransızca'yı yasaklamak. Galatasaray'da mesela...

"Gavura kızıp, oruç bozmak" mı?..

* * *

Bu tür olaylar "kültür boksu"na dönüşmemeli. "Halk ozanı" atışmasına da. Sağduyu ve akıl hakim olmalı.

Belki en masumu, "Dögol Caddesi"nin isminin değiştirilmesi.

Ama Charles De Gaulle, Fransız olmaktan öte tarihi bir kişilik.

Ötesi, ismini sünnet edip Dögol yapmışız zaten. Yoksa daha orijinal bir tepki mi bulsak? Ama zor, yine Fransızca...
Yazarın Tüm Yazıları