Paylaş
Ankete katılanların yüzde 70’i ortopedik engelli bir komşu istemiyor. Aynı yurttaşların hemen tümü (yüzde 98.9) engellilerin çalışmasını belirtiyor. Ama yüzde 80’i de engellilerin evden çalışmasına destek veriyor.
Şöyle özetlersek yanlış olmaz sanırım:
“Engelllilerin çalışması şart ama evlerinde oturup çalışsalar daha iyi olur. Ancak evleri de bizim apartmanda olmasın...”
Bununla da bitmiyor, ankete katılan her on kişiden altısı engelliler için ayrı okullar yapılmasını istiyor.
Kısa yoldan, “ayrı” apartman, “ayrı” iş, “ayrı” okuldan, ayrımcılığa...
Hani, “Ötekent” diye bir yer kursalar, -bizden- farklı olan herkesi oraya yerleştirseler.
Bunca yerel zihni fikir proje arasında, bu daha önce neden aklına gelmedi ki yöneticilerimizin?
Sen -zaten- sağ, biz de selamet...
* * *
Gayet net, değil mi?
Ayrımcılığın, ötekileştirmenin, engellileri etiketleyip ötelemenin net göstergesi...
Hani bir zamanlar bağıra çağıra söylenen “Namus Belası”ndaki gibi; “Hep bir hallı turhallıyız, biz bize benzeriz”...
Bize benzemiyorsa, ırak olsun.
* * *
Elbet ondan da ibaret değil, “öteki”ye dair zihinsel engelimiz.
Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in rehberliğinde 34 ilde yapılan araştırmayı hatırlayalım mesela.
Ankete katılanların yüzde 75’i “ateist”, yüzde 72’si “içki içen”, yüzde 36’sı da “kızları şort giyen” komşu istemiyordu.
Bir başka araştırmada ise gayrimüslüm komşu istemediğini belirtiyordu ankete katılanlar.
On dokuz yıl önce Sivas katliamının ilk çırası da zaten bir yerel muhabirin Aziz Nesin’e “Atist (ateist demek istiyor) olduğunuzu söylemiştiniz, dinsiz misiniz?” sorusuyla ve bazı yerel gazetelerin ertesi gün aynı minvalde alev alev manşetleriyle tutuşturulmuyor muydu?
Daha irice bir ulusal gazete “Şeytan Aziz”, bir diğeri “Sivas’ta fitne” başlıklarını birinci sayfaya taşımıyor muydu?
* * *
İster giyimi, saç biçimi nedeniyle etiketleyelim, ayrı tutalım.
Olmadı, sadece şivesi yüzünden “öteki”leştirelim.
Ya da “apartmanda ses, merdivende dert olur” gibilerinden, ortopedik engelli birisini komşu olarak istemeyelim...
Hepsinin altında örtülü ya da açık önyargılar, hoşgörüsüzlükler, çoğu kez bencil, küçük hesaplar ve yaşamın kuytularına kadar sızan ayrımcılık yatar.
Çünkü biz bize benzeriz.
Onun için bazen hiç bi şeye benzemiyoruz.
Paylaş