Evrak ve metruke

“BANA ‘Nasılım’ diye sordu.

Utandım, komiğime gitti güldüm.
Beni suratımdan itti, yataktan düştüm.
Ardından başucumuzdaki mumu fırlattı yüzüme.
Burnum kanadı.
‘Defol, salonda yat’ dedi.
Sabaha karşı geldi.
Ve benimle zorla ilişki kurdu.”

Kadına yönelik şiddet haberleri yayınlandığında böyle mektuplar gelir gazeteye.
Evrak-ı metruke...
Bugün manşetimizdeki araştırmanın da ortaya koyduğu gibi, çoğu “kol kırılmış, yen içinde kalmış”...
Hepsi şiddetten geriye kalmış, “saklı” satırlar.
Telaşla, hızla yazılmıştır sanki. İsim yoktur pek, bazen sadece semt yazar.
Ve yukarıdaki gibi satırlar, hep fotoğraf kareleridir bizim için.
Satır değil, fotoğraf kareleri.
Bir pikeye sarılıp kanapeye büzülmüş. Burnunda pamukla, kanlı bezle tampon...

Oysa 8 Mart yaklaşırken, siyah-beyaz üç eski fotoğrafı hatırlarım arşivlerden.
İlki Sabiha Gökçen.
Başında bez “kask”ı ile, yüreğinin üzerinde “kanat” taşıyan...
İkincisi, Fikriye Hanım. Ayakta, kararsızca uzun inci kolyesini çekiştiren... Parmağı tetikte.
Üçüncüsü ilk kadın genel başkan, Behice Boran.
Üzerinde kalın bir hırka, Jeanne Moreau’nun bakışını, yüzünü, saç kesimini, stilini anımsatan siluetiyle kürsüde, mikrofona konuşurken.

Bugün gazetemizde yayınlanan kadına yönelik şiddet araştırmasına bakın.
Şiddet oranına, yüzdelere bakın.
Sonra da gözünüzün önünde geçen fotoğraflara...
Ve “yüz”leri hatırlayın.
Yazarın Tüm Yazıları