Paylaş
Günlerden 12 Eylül, yıllardan darbe...
TRT de üzerine düşeni layıkıyla yapıyor kuşkusuz.
Dönemin TRT Müzik Denetleme Kurulu şarkıların “Türk aile yapısı, örf ve adetlerine uygunluğunu, siyasi açıdan sakıncalı olup olmadığını” denetliyor.
Misal... Ormancı türküsü, devlet memurunu yerdiği için yasaklanırken...
Barış Manço’nun “Lambaya Püf De”si de “erotik ögeler” bulunduğu, “Perdeyi ört gız” filan dediği için denetime takılıyor.
“Ölüm Allah’ın Emri”nin yasaklanma gerekçesi ise, girişinde zurnanın zırt demesi:
“Bir halk müziği enstrümanı, pop şarkısında ne arıyor?”
Ama en fiyakalısı, Arkadaşım Eşek’e yapılmak istenen ayar.
O da, “Eşek insanın arkadaşı olamaz” gerekçesiyle sakıncalı bulunuyor.
Ve şarkıdaki “eşek” kelimesini “kuzu” olarak değiştirmesi öneriliyor. (¹)
* * *
Bu kadar samimi, safdil, itiraf gibi bir tavsiye olur doğrusu...
Hani o eşek herifler “kuzu” olsun ki, büyüdüklerinde rahatça güdelim... Değil mi?
Tam bu noktada, dilime -müebbet yasaklı- o türkü dolanıyor, mırıldana mırıldana devam ediyorum yazıma:
“Eşeği saldım çayıra, otlaya karın doyura, yaptığı işi hayıra...”
* * *
Manço’nun o şarkısı, eşeği de arkadaşımız kılarak, bence bir aşağılamayı da yıkıyordu.
Ve babasıyla-oğluyla dilimize pelesenk ettiğimiz küfrün altını oyuyordu.
Bazı “sunturlu” küfürlerin, ne kadar komik olduğunu da sergiliyordu aslında.
* * *
Tıpkı o yine babasıyla-oğluyla “hıyar” sövgüsünü evcilleştirdiği gibi...
“Sözüm Meclisten Dışarı (Cacık)” şarkısından söz ediyorum.
Cacığı, şarkının fonundaki kadeh-rakı-su efektleriyle, rakı masasına yerleştiren o bestesinden:
“Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum.
Hani dilim dilim doğrasalar beni, Marmara, Ege, Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum”...
* * *
Bence yine bir felsefe imkanı saklı bu güftede.
Kendini bir “nebat” gibi hissetmenin üç hali var Türkçe’de:
Ot, turp ve hıyar...
Kendini ot gibi hissetmek başka mevzu, turp gibi olmak ise harika elbet.
Ama memleketin, özellikle Ankara’nın makamsal iklimi, “hıyararşi"si insanı üçüncü türe sürüklüyor.
* * *
İnsanın kendini hıyar gibi hissettiği hallere sık tanık oluyoruz.
Bunun farkındaysa; insanın kendisini -arada bir- hıyar gibi hissetmesi faydalıdır kanımca.
İçindeki aynaya baktırır, çekidüzen verdirir insana.
Verdirmezse, onun da karşılığı vardır şirin mi şirin Türkçemizde:
“Senden bi cacık olmaz...”
* * *
Çoğu kez başkaları, insanın kendisini hıyar gibi hissetmesine neden olur.
Bürokrasinin, otoritenin başkenti Ankara’da çoktur, insanların hıyar yerine koyulduğu bu haller.
Elemanın teki bir paraf, lüzumu tartışmalı bir damga için dikebilir sizi dakikalarca ayakta...
"Sen geç, oraya..." der, "siz"i sadece müdürüne, üstlerine saklar.
* * *
Yüzyüze olmanız da şart değildir.
Bir liderin, bir belediye başkanının ekrandan azarları, pederşahi nasihatleri, alayları, benzetmeleri de, oturduğunuz yerde kendinizi hıyar gibi hissetmenize neden olabilir.
Öyle ki, sizi o an doğrasalar, Gölbaşı, Eymir, Kurtboğazı cacık olur.
* * *
Tele-işlemler, e-devlet filan azaltsa da bürokrasiyi...
Orada bile düşebilirsiniz bu duruma.
Telefon tuşlarının karşısında önce 1’e, sonra 2’ye, ardından yıldıza Chopin titizliğiyle bastıktan, vatandaşlık yahut hesap numaranızı tuşladıktan sonra...
Oradaki şablon beğenmezse gidişatınızı... O mekanik bayanın o ana kadar tüm emeğinizi “delete” yapan sesi duyulur:
“Sizi ana menüye döndürüyorum...”
* * *
Bize böylesi tebessümler, hicivler de armağan eden Barış Manço’yu, 16 yıl önce geceyarısı 23.30’da vurdu kalp enfaktı. Telefonda bir arkadaşıyla konuşurken...
İki saat sonra, 1 Şubat’da, 56 yaşında veda etti hayata.
TRT’deki röportajında, “Belki 60’ıma gelmeden ölürüm, ölüm yaşam uykusundan uyanmaktır” demişti...
Mezarına, “Sana bana ölüm var” sözlerini seslendirdiği Kayseri’nin Gesi Bağları’ndan toprak getirdiler.
On binlerin şarkılarıyla katıldığı cenazesinde imam bile onun ezgilerinden sözler okudu:
“Unutma ki dünya hali, veren Allah alır canı /Ben nasıl unuturum seni, can bedenden çıkmayınca...”
Yarın devam edeceğim. Bakalım Sakız Hanım’ın başına neler neler gelmiş...
(¹) TRT’de Pazar günleri yayınlanan “Yasaklı Şarkılar” programından... Programda, 12 Eylül darbesi döneminde “Yayınlanamaz” kararıyla yasaklanan şarkılar ve o dönemi yaşıyan sanatçılar ekrana geliyordu.
Paylaş