Ekmeğe de özgürlük

Geçenlerde Ankara Büyükşehir Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar’dan “Esmer ekmek uyarısı” geldi.

Haberin Devamı

Bazı firmalar kakaoyu yakıp sulandırarak unun içine katmaya, sonra da o eski reklamdaki gibi el değmeden jelatine sarmaya filan başlamış.
Yani “tam buğday unu süsü verilmiş” ekmekler sarıyormuş ortalığı...
İlkbahar açıklamasında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tam buğday ekmeğini yaygınlaştırma çalışmalarına da dikkat çekerken, “Bakanlık, simsiyah bir ekmek demiyor. Bu ekmeğin adı da yok, kimisi tam buğday, kimisi esmer ekmek, kimisi light diye satıyor” diyor.
Yani 1 Temmuz’da yürürlüğe giren “tek tip ekmek” yönetmeliğine rağmen, ekmeğin adında bile bir karmaşa var.
Ve ekliyor:
“İnsanlar arasında esmer ekmek modası var...”

* * *

Doğrudur. İnsan modaya uyan tek hayvandır.
Hayvanlar arasında bazı terrieler, kanişlerde rastlanabilen bir durum olarak gözlemiş olsam da, yine de ekmek modasının insanlara özgü bir şey olduğunu kabul ediyorum.
Yalnız bu sadece bir “moda” mıdır, yoksa bir “tercih”in “moda” diyerekten az biraz küçümsenmesi mi... Tartışılır.
İnsanlar sağlık projeksiyonuna, lezzetine, hatta sofradaki estetiğine göre esmer, sarışın, kızıl ekmeğini seçebilir. (Terrieler koku, lezzet ve biçimine göre –özellikle yuvarlak olanları- seçiyor sanki)
Ama asıl meramım başka.
“Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Yönetmeliği” 1 Temmuz’da yürürlüğe girerken yazmıştım.
Yönetmeliğe göre; “Fırınlar zorunlu olarak ekmeklerin hem gramajını düşürecek, hem tuz oranını indirecek, hem de un tipini değiştirecek. Artık yediğimiz beyaz ekmek satılmayacak”tı.
“Yeni nesil” bir ekmek üretilecekti ve bu ekmeğe doktorlar da destek veriyordu. (Ben böyle bir mevzuatla ilgili, serbest ya da yarışmacı piyasa, damak hürriyeti, beslenmede de tercih özgürlüğü babında hukukçuların desteği ya da kösteğini merak ediyorum aslında)

* * *

Haberin Devamı

Beni, “Beyaz ekmek satılmayacak” vurgusu vurmuştu önce.
Çünkü İlkbahar’ın deyişiyle esmer ekmek moda da olsa, ben genelde demode bir adam olarak sarışın ekmek sevdalısıydım. Hani o eski, elektrikli değil taş fırında kızarmış sarışın, bazı yerleri kızıl, böldüğünde kokusu, sıcağı dışavuran, böldüğünde ezilmeyip “kırılan” francalaların... (Taş fırın erkeği muhabbetine girmeyin, demode kalırsınız)
O ekmeği çoktan yitirdik zaten.
Mevzuat tuzu azalmış, un tipi değişmiş, gramajı düşmüş ve “beyaz olmayan” ekmek öngördüğüne göre...
Ekmek piyasasının esmerleşmesi, moda mıdır, tercih mi, yoksa mevzuat, yeni duruma uyum/uydurum formülleri filan mı yoksa?
Bu mevzuda hangisinin gramajı, neden ve ne kadar etkilidir, düşünmek gerek derim.

* * *

Haberin Devamı

Hani eskiden daha kullanışlı da olsa, hala atılan bir slogan vardır:
“İş, ekmek, özgürlük...”
İşsizlik malum, özgürlük malulse... Eh, mevzuatla “ekmek” de bir özgürlük mücadelesine dönüşebilir.
Kim diyebilir ki, bu slogan eskidi.
Banarım ekmeğimi tuza, söyler/söylenirim:
“Ekmeğe özgürlük...”

Yazarın Tüm Yazıları