Edip Cansever

ÇEYREK asır oldu, dünyaya veda edeli.

Haberin Devamı

Tam da bugünlerde, bahar yüzünü yaza dönerken, 28 Mayıs 1986’da...
Bodrum’da beyin kanaması geçirdi.
İstanbul’a getirdiler, ama atlatamadı.
58 yaşında öldü Edip Cansever.

* * *

Bir söyleşisinde, “Bireyi toplum içinde somut olarak görünür duruma getirmek, giderek daha da derinlerine inerek, onun içsel dramını kurcalamak çabasındayım” diyor. Ki, bazen tüm derdi “görünür olmak”tır insanın.
Eğer sokaklarda yürüyor, alanları dolduruyorsa insanlar, dertlerini, isteklerini, sorunlarını, isyanlarını “görünür kılmaktır” amaçları.
Görünürlerse, hükümet, yetkililer, devlet onları nüfus sayımında bir çarpı, sandıkta bir oy olarak değil biraz daha derininde “insan” olarak da görebilir belki.

* * *

Ve hep görünür kılar insanı, şiirlerinde.
Hani elinizi uzatsanız... O kadar yakın.
Bir kadında, bir çocuğun hayaletini gösterir. Ya da bir çocukta, bir kadının hayaletini...
Haydarpaşa’da “saçları çok iyi taranmış ama giyimsiz, boyasız, bakımsız” bir kızla bakışır. Dudağında bitti bitecek bir sigara, kirazla bir kadeh rakı içen Ruhi Bey’i, boy aynasında menekşe rengi papyonunu düzeltirken gösterir:
“Gömleğim temizdi, beyaz ceketim
Tertemizdi ve ayakkabılarım
Pantolonum ütülü
Yelek cebimde ince altın bir zincir
Sarı ve ince bıyıklarım
Tam Ruhi Bey bıyığıydı”
Hatırını sorar birisi:
“Böyle üşümüyor musunuz Ruhi Bey?
Benim de ayakkabılarım su alıyor Ruhi Bey...”
Bir istasyondan dışarı çıkar, çiçek sergisinden bir demet alır, bir otel kapısını aralar...
Görünür kılar, görünmez hayatları.

* * *

Haberin Devamı

Ama öldü, neredeyse kendini bile -çeyrek asır önce yeterince- “görünür” kılamadan.
Cemal Süreya, “Her şeyin fazlası zararlıdır ya, /Fazla şiirden öldü Edip Cansever” dedi ardından.
ABD’de iki bine yakın şair ve yazarın hayatını inceleyen Prof. James C. Kaufmann, sonucu tek cümleyle açıklamıştı:
“Şairler yazarlardan daha erken ölüyor...”
Nedeni, derinlerde değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları