Paylaş
Alman düşünür Martin Heidegger “İnsan dili konuşmaz, dil insanı konuşur” der.
Medyada kadın söylemi açısından da biraz öyle aslında.
Konuştuğumuz dili biz yaratmadık, ama o dil hala bizi, kadına bakış açısını yeniden yaratıyor...
Kadınla ilgili kültürel küflerden, atasözlerinden, yaygın esprilerden etkilenen düşüncelerimiz, dil ile ortaya saçılıyor.
Ve sıradan sayılacak bir başlık, bir yorum, cinsiyetçi, ötekileştireci literatürün başucuna kıvrılıyor.
“Üslub-ı beyan ayniyle insandır” derler ya, evet üslup, insanın ta kendisi bu örnekte de...
* * *
Üslubu biçimlendiren algı ekranında, kadına daha çok “özel alan” yani ev-mutfak ve gündüz vakti, erkeğe ise “kamusal alan” yani sokak-iş ve gece vakti ayrılıyor.
Ve bu algının izdüşümü, medyada “Gece yarısı evine dönen genç kıza tecavüz” vurgusuyla cezasını buluyor!
Böylece bir kadına saldırı olayı, çoğu örnekte olduğu gibi ya “istisnalaştırılıyor” (kadına yaraşır hareket edip, geç dönmese tecavüze uğramazdı).
Ya da yine çoğu örnekte olduğu gibi toplumsal açıdan “haklı bir neden”e (müstahak) dayandırılıyor (gece gece sokakta işi ne).
Hıncal Uluç’un Defne Joy Foster’in ölümünün ardından, “Kim olduğunu bile bilmem, tanımam” diye yazıp, ardından “Su testisi su yolunda kırıldı” yaftasını yapıştırmasının üzerinden, yüzyıl geçmedi.
Hasan Pulur’un Antalya’da Alman bir erkeğin 13 yaşındaki bir İngiliz kıza yönelik taciz iddiasını “Yahu kız İngiliz, beceren de Alman, pirincin taşını ayıklamak Türkiye’ye düşüyor” diye heyheylenmesi “becermeyi becermesi” de geçen yüzyıldan değil.
Ne de Fatih Altaylı’nın bir kadın yazara “Hanımefendi ordu sizin bacak aranızı da koruyor” deyişi, bir sivil toplum temsilcisi için “İlk gördüğüm yerde cinsel tacizde bulunmazsam namerdim” diye kostaklanması küllenmedi.
Yeni spor gazetesine ad olarak herkesin ne anlama geldiğini bildiği AMK kısaltmasını koymak da, bu yüzyılın buluşu.
* * *
Kadına yönelik şiddet haberleri, çoğu örnekte hala magazinleştirilerek, hatta erotize edilerek veriliyor.
Medyada dil, üslup ve bakış açısının tornadan geçmesi, ardından da ince işçilikle yeniden düzenlenmesinin zamanı çoktan gelmiştir.
Paylaş