İki lise öğrencisi, gasp ettikleri 2 lira için 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmış. Son anda Yargıtay kurtarmış. Daha 17 yaşındaymış biri... Yatsalar, bir üniversite süresini hapiste geçireceklerdi.
Bir başka “17” geçiyor aklımdan. Erdal Eren, 12 Eylül darbesinin hemen ardından, darbeden tam üç ay sonra apar-topar asıldı. Teoman yıllar sonra şarkısını yazdı-söyledi onun: “Ömrü kelebek kadardı, Söylediği son şarkı, Elveda Zalim Dünyaymış Daha 17, 17, 17, 17’ymiş...” “İdam cezalarını imzalarken elim hiç titremedi” diyen Kenan Evren ise 94 yaşında. İfade verecek, bu aralar... Yani o idamdan 31 yıl sonra.
Dün ekranlarda, gazetelerde bir başka haber. İşverenin, mevsimlik işçilerin ulaşımında “mazot tasarrufu” için Ankara Çayı’nın üstüne kurduğu derme-çatma tahta “köprü”... Yıkılmış işçiler üstünden geçerken. Çaya düşmüş dört mevsimlik işçi. Birisi kurtuldu, birisinin cesedi bulundu, ikisi kayıp. Biri Derya Çelik. Daha 12’ymiş yaşı... On iki yaşında, hem işçi, hem mevsimlik, hem kayıp, hem ölü...
Aynı gün yine bizim gazetede başka bir haber daha. İki lise öğrencisi, gasp ettikleri 2 lira için 4 yıl 2 ay hapis yatacakmış. Son anda Yargıtay kurtarmış. Daha 17, 17’ymiş biri...
Siverek’de Bahar. A.’yı zorla evlendirdi babası. Yaşıtı amca oğluyla... Karnının ağrıdığını söyleyip, hastaneye gitti. Ve polise sığındı, “Beni kurtarın” diye. Daha 17’ymiş...
Yine dünkü gazeteden bir haber. Çorum’da eve alkollü gelen Hakan D. kızından yemek hazırlamasını istemiş. Yemeği gecikince sinirlenmiş kızı Pınar’a. Tutmuş balkondan atmış. Başından yaralanmış Pınar D. O mu.. O daha 11’miş.
Kısacık “ömür”lere, bazen “hayat” bile sığmıyor. Ama, neler sığıyor bizim ülkede...