Bakıyorum etrafıma, bir muhabbet, bir sohbet. Laf lafı, konu konuyu açıyor. Direksiyondaki hemcinslerimin hemen tümü, cep telefonu kulağına yapışık geziyor otomobiliyle... İç kulak, orta kulak, dış kulaktı eskiden. Şimdi en dışta, cepçekulak. Bir el direksiyonda, diğeri kulağa kapaklanmış. Değil yoldan/trafikten, serden de geçmiş, kendinden de... Öyle gidiyor. * * * Nasıl özeniyor, kıskanıyorum... Ya merakım? Kimbilir neler, ne meseleler konuşuyorlar. Belki ülkenin hal-i melali, önümüzdeki hayati dönemeçlerle ilgili düşüncelerini paylaşıyorlar. Olur a, barıştan, kardeşlikten, özgürlükten açılmış muhabbet, yarınları konuşuyorlar belki de... Belki hayata, aşka, sevdaya dair coşkulanıyor yahut dertleşiyorlar. Belki sevgiliyle, yarenlikteler... * * * Bilmiyorum ama “mevzu”su olmasa da “söz”ü bol herkesin. Gerçi yüzlerde öyle derun ifadeler yok ama, kimbilir. Bir Allah bilir elbette, bir de rastgelirse “dinleyen”ler. Onlar da sıkılıyor mudur, acaba. “Ulan ne boş konuşuyor bu millet, laf olsun torba dolsun” gibilerinden geliyor mudur isyanlara... “Kolluk kuvvetlerini lüzumsuz yere meşgul etmek”ten alsalar içeri, o da olmaz. Eh, hattı düşen ağlamaz. * * * Hani trafik cezası da var bu hususta ama. Hangi birine keseceksin. Çevirse trafik polisi, “Abi ekmek çarpsın, asfalta kör bakayım ki konuşmuyorum, bak kontur da yok zaten. Alışkanlık olmuş öyle koymuşum kulağıma” diyecek yarısı zaten. Bazısı ise diklenecek hemen: “Sen kiminle konuştuğumu ve benim kim olduğumu biliyor musun?” * * * Kadınlara gelince... Otomobil kullanırken telefonla konuşan kadın görmüyorum pek. Ya “sohbet”i, “konuşma”yı ciddiye alıyorlar. Ya da trafiği... Yanlış mı?