Paylaş
Hollywood da sever aynı dönüştürmeyi, siyah-beyaz Yeşilçam da...
Hatta, Brad Pitt'in "yaşlı doğum"u Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi'ne, 3 Oscar kazandırır.
Ve tabi ki, en iyi makyaj, görsel efekt ve sanat yönetmenliği dallarında...
Gözalıcı güzelliklerin yarım asır sonraki hallerinin, "terapik sohbet" mevzuları yarattığını da söylemek mümkün.
* * *
Bir de, "Yaşasaydı, böyle olacaktı" durumu var.
Bu tür dijital canlandırmayı da, bilim kullanıyor daha çok.
Mesela, Mısır'ın efsanevi firavunu Tutankamon olayında.
Bilim adamları, 19 yaşında öldüğü tahmin edilen Tutankamon'un mumyasını yeniden "et"e büründürdüler.
Büyük ilgi topladı, 3 bin 300 yıl önceki "genç ölüm"ün fotoğrafı.
Oldu, yani.
* * *
Son örneği ise dün gazetelerde gördüm.
Fotoğrafı, günlükleriyle tüm dünyanın tanıdığı, 15 yaşında toplama kampında hayata veda eden Anne Frank "canlandırıldı".
Anne Frank Vakfı, 14 yaşındaki fotoğrafından hareketle oluşturulan dijital portreyi basına dağıttı:
"Yaşasaydı, bugün 80 yaşında ve böyle olacaktı."
İlgi uyandırmasına, uyandırdı da...
"Fotoğrafı görünce biraz şok oldum" diyen Frank'ın üvey kardeşi gibi, ben de -yukarıdaki örneklerden- farklı duygular yaşadım.
Öncelikle fotoğraftaki yüzü, bugün 70 yaşında olan Harvey Keitel'ın 10 yıl sonraki haline benzettim.
Ve Anne Frank'ı hiç bulamadım o fotoğrafta.
Acı mı eksikti, ruh mu, canlılık mı bilemiyorum.
Ama o değildi.
* * *
Bir photoshop tekniği olarak, dijital yaşlandırma ya da canlandırmanın en yenilmez rakibi, sanırım muhayyilemiz.
Yani bizim canlandırma, hayal etme gücümüz.
Bu meziyetimizi, ayrıcalığımızı, hatırlattığı için yine de önemli o fotoğraf.
Ve Anne Frank'ın günlüğündeki, tek cümlelik "vasiyet"ini de yeniden aklımıza getirdiği için:
"Öldükten sonra da yaşamak istiyorum...”
Paylaş