Bugünlerde hıyar gibiyim

Lise yıllarımızdan itibaren hep “şu’cu, bu’cu” olarak nitelendirilen bir neslin evlatlarıyız.

Haberin Devamı

Sağcı, solcu, hatta ikisine de mesafeliysen futbolcu...
“Şu’cu, bu’cu” olmaya bizim de meylimiz çoktu hak(i)katen.
Hatta, dinlediğimiz, beğendiğimiz müziğe de yansırdı o hal (evet, olağanüstü hallerdi o dönemler).
Elvisci, Beatlescı bir yanda, Deep Purple, Led Zeppelinci öte yanda...
Ama sanırım en baba ayrım, Cem Karaca ve Barış Manço arasında nüksederdi.
Mayaları Anadolu Rock da olsa, ayırt ederdik.
Ben -daha çok- Karacacı’ydım sanki.
Ancak Manço da özellikle Kol Düğmeleri, Dönence, Gibi Gibi, Gülpembe, hatta Bal Böceği ile eserdi müzikal iklimimizde.
“Sözüm Meclisten Dışarı (Cacık)” şarkısını ise, fondaki kadeh-rakı-su efektleriyle sık hatırlarım:
“Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum.
Hani dilim dilim doğrasalar beni, Marmara, Ege, Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum”...

* * *

Haberin Devamı

Kendini “bir şey gibi”, bir “nebat” gibi hissetmenin üç hali var Türkçe’de.
Ot, turp ve hıyar...
Doğrusu, kendimizi hiç ot gibi hissetmedik o dönemlerde.
Onca insan dert çekerken turp gibi olmaya da, gönlümüz, dilimiz varmıyordu sanki.
Gençliğimizdeki “hıyararşi”de, sataşmaların nispeten en sempatiği, en katlanılası ise hıyardı sanırım.
Öyle ki, “hıyarto” diye bir sevme nidası, bir tür şirinlik muskası bile yerleşmişti dilimize; “Büyüyünce hıyar olacak abisi...”
Babaların oğullara azar tonunda da “hıyar herif”, daha az örseliyici bir fırçaydı herhal.

* * *

İnsanın kendini hıyar gibi hissettiği haller de çoktur elbet.
Bazen “bi hıyarlık” yapar ve bunun farkına varır.
Farkındaysa... İnsanın kendisini hıyar gibi hissetmesi faydalıdır.
İçindeki aynaya baktırır insanı, çekidüzen verdirir bazen.
Verdirmezse, onun da karşılığı vardır şirin Türkçemizde:
“Senden bi cacık olmaz...”

* * *

Bazen de başkaları, insanın kendisini hıyar gibi hissetmesine neden olur.
Bürokrasinin, otoritenin başkenti Ankara’da çoktu (e-devlet ile azalsa da hala vardır) bu haller.
Elemanın teki boktan bir imza, lüzumsuz bir mühür için diker sizi dakikalarca ayakta, kendinizi hıyar gibi hissedersiniz.
Ya da askerde, kurumun otoriteye dayalı hasbihaliyle hıyar gibi azarlanırsınız mesela...
Bir liderin, bir belediye başkanının da ekranlardan kendinizi hıyar gibi hissetmenize yol açan söylevleri olur bu ülkede.
Ve o mahut cümle, döner sizi yaralar:
“Hepimiz hıyarız...”
Bunlar, kurumsal hissettirmelerdir ve “Başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma...” türküsüne yol verir.
Bir de sevgilinizin hali-tavrı, afrası-tafrası, kibri-kuburu(*) size kendinizi hıyar gibi hissettirebilir ki, bu da beterdir.
Ona da yarın bakalım.

Haberin Devamı

(*) Kubur: Yay ve okların koyulduğu boru şeklindeki kılıf.

Yazarın Tüm Yazıları