Bedel, bedelli ve “can” maliyeti

BİR bedelli askerliği daha milletçe idrak ettik. Askerlik ve para deyince, aklıma abimiz Doğan Uluç’un New York’tan yazdığı haber geldi. Hem çok önemliydi, hem de acı mı acı...

Haberin Devamı

Altı yıl önce Hürriyet’in sürmanşetinde yer alan haber, eski ABD Başkanı Ronald Reagan’ın yayınlanan güncesiyle ilgiliydi.
Ki kendileri, kovboy filmlerinde göğsüne taktığı yıldızıyla “kasabanın şerifi” rolüyle kalmamış... 1983’te “Yıldız Savaşları” olarak adlandırılan sistemin, yani ABD tarihinin en büyük askeri girişimlerinden birini önermişti.
* * *
Günlüğüne de bir not düşmüştü:
“Bir Türk askeri yılda 6 bin dolara mal oluyor.
Eğer onu bir Amerikan askeriyle değiştirmeye mecbur kalırsak, maliyet 90 bin dolara çıkıyor.”
Bu kadar.
Bedel, bedelli ve “can” maliyeti
Niyetim, bedelli askerlikten gelen 1 milyar 80 milyon lira gelirin yanında, o 60 bin askere harcanacak bir o kadarı da kasada kaldı, aritmetiği değil...
Ama Reagan’ın hakkı Reagan’aAmerikalılar askeri meseleleri de, para işlerini de iyi bilir.
Onun hesabına göre, 1980'lerde Mehmetçik’in –herşey dahil- günlük maliyeti, 41 kere maşallah sözüne nazire 41 lira...
* * *
Lakin benim sözünü edeceğim “bedel-bedelli”, bambaşka...
Çünkü “Reagan’ın hesabı” (Sophie’nin Seçimi gibi film olur), beni çocukluğuma götürüyor.
İki Kore gazisi esnaf vardı mahallemizde.
Türkiye’nin NATO’ya girebilmesinin bedeli olarak, yani “bedelli” yollamışlar Kore’ye.
O güce resmen katılmadan, hem de…
* * *
Savaşa gidecekleri günün arifesinde, Etimesgut’ta Mehmetçik’e moral gecesi yapılmış. Eğlenceler düzenlenmiş, filmler gösterilmiş…
Başbakan Adnan Menderes, Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı 18 Eylül 1950’de ziyaret edip “kuvvet vermiş” onlara…
Türkiye’den kalkıp, ABD hatırına ta Kore’ye ölmeye gitmeleri için…
Öyledir zaten emperyalizm; Anzakları (Anzac: Australian and New Zealand Army Corps) kaldırır vatanından, ta Çanakkale’ye ölmeye getirir.
İngiliz sömürgesi olmanın, “bedeli”dir.
* * *
Moral gecesinin sabahına, Ankara Sarıkışla’da toplanıp, trene binmişler. İskenderun’a geçmişler.
Sonra oradan ABD gemileriyle, cepheye…
Bir ayda varmışlar… 4 bin 500 Mehmetçik.
ABD malı M1 piyade tüfeklerine, gemide yapılan talimle alışmışlar.
Ne kadar alıştılarsa…
* * *
Mahallemizdeki gazilerden birisi, “Koreli Bakkal” diye anılırdı.
Kanıyla ünlü Kunuri Muharebesi’nde ayağına ve eline değmiş kurşun.
Düşman kıskacında kalan ABD askerlerini kurtarmak için onları sürmüşler ön saflara…
Ve Çin ordusuna süngüyle direnerek 3 gün kazandırmışlar Amerikalılara.
Amerikan askerleri çekilirken, onlar göğüs göğüse çarpışmışlar…
Sadece Kunuri’nin bedeli ise 237 şehit, 201 kayıp, 387 yaralı… (¹)
Bedel, bedelli ve “can” maliyeti
Savaş bittiğinde, Kore’ye giden her beş askerimizden biri şehit ya da kayıp hanesine yazılmış…
İki katı, gazi dönmüş memleketine.
BM saflarında asker sayısına oranla, en çok kayıp veren de Türkiye Birliği olmuş.
* * *
Emek Mahallesi 60. Sokak’taki Gazi Manav da onlardan birisiydi…
O da Koreli Bakkal gibi bacağından vurulmuş.
Hafiften aksaktı ikisi de…
* * *
Gazi Manav, gözleri can eriğine, kiraza odaklanmış çocukları çevresine toplar, anlatırdı maceralarını.
Çikolatalar dağıtırlarmış askere, Mehmetçik’in hiç görmediği yaldızlı kağıtlarda…
Çoğu yemez saklarmış, dönerse çocukları yesin diye.
Şehitlerin cebinde, erimiş çikolatalar bulmuşlar…
BM askerlerine verilen günde 2 dilim ekmek ise, çok zorlamış Mehmetçik’i.
Tayına alışık çünkü… Amerikalıların ekmeksiz yediği konserveye değil.
* * *
Savaş olur da, ağıtı olmaz mı…
O en uzak memlekete dair, Kore türküleri de sızmış hayata:
“Ankara’dan çıktım başım selamet /Kunuri önünde koptu kıyamet /Gelin Haticem de kime emanet.”
Bedel, bedelli ve “can” maliyeti
Reagan’ın yıllar sonra itiraf ettiği “ucuza insan, can muhasebesi”, –varsa- karşılığını çok önceden 1953 yılında, Nazım Hikmet’in şiiriyle bulmuştur.
“23 Centlik Askere Dair” şiiriyle:
“Mister Dallas,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti, Ankara’da 23 sente,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan,
(...) öldürmeye, öldürülmeye hazır;
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dallas,
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerleri...”

Haberin Devamı


(¹) Pamukkale Üniversitesi - Doç. Dr. Ercan Haytaoğlu.

Yazarın Tüm Yazıları