Paylaş
Danıştay, tüm belediye başkanlarını etkileyebilecek “emsal” kararında, “belediye başkanlarının rutin işlerde, belediyenin tanıtım bütçesiyle kendi reklamını yapamayacağını” hükme bağladı.
Bu karar, yerel seçim sürecine yavaştan girmeye başlayan Ankara’da özellikle çok önemli...
Çünkü, afiş, pankart, billboard deyince, tarihimiz sabıkalı.
***
Başkanların kendi reklamlarını yaptığı afiş vs. bir yana, biz “korsan pankartlar/billboardlar” ile de trendy olduk her seçimde...
Hatırladığım ilk “sahipsiz” pankart, Başkan Melih Gökçek’in tüm itirazlara, tepkilere, hatta yargıya rağmen Akay Kavşağı’nı açtığı sırada asılmıştı:
“Bu kavşaktan, burayı eleştirenler geçemez...”
* * *
Sonra, Esenboğa Protokol Yolu’ndaki köprülerde boy gösterdi iki “korsan” pankart:
“Kıskananlar Çatlasın. Vatandaş!..”
İmza “vatandaş”tı gerçi ama, sahiplenen bir vatandaş çıkmadı elbette.
Protokol Yolu’ndaki başka bir köprüye de ikincisi asıldı:
“Koca bulvar, bakalım medyada bir yağmur kadar yer alacak mı?”
* * *
Son yerel seçimler öncesinde ise “korsan afiş” meselesi, nicel-nitel bir evrim geçirdi.
Aniden Başkent’in her yeri, pankartla değil billboardlara -yani para karşılığında- asılan aynı afişle donatıldı. Siyah zemine kırmızı yazıyla:
“Gökçek gidecek, sol gelecek”
Kim, ne zaman, nasıl astı derken... Gazeteciler billboardlardan sorumlu firmanın yetkililerine sordu meseleyi.
Billboardu kiralayanın kim olduğu hala bulunamadı(!)
Son örnek ise Anayasa değişikliği referandumunda yaşandı.
Yine korsan afişler kapladı bilboardları...
* * *
Bunlar, gençliğimizin “korsan yazılama/afişleme”sine benzemiyor elbet.
İki genç bir pankart assa, Mobese’si, polisiyle anında bulunup örgütten derdest ediliyor.
Ama Ankara’nın en işlek yerlerindeki -paralı- o kadar billboardu kaplayan afişlerin, pankartların sahibi bulunamıyor.
Korsan kalıyor.
* * *
Eh, çeyrek asırdır amblemleri bile korsan olan bir kente de bu yakışır.
Paylaş