Stadyumun yeri-zamanıdır, garın yeri-zamanı... Tartışılır. Trafiği, tramvay meselesinden başlayalım, çıkalım başka yerden. Ama ne derseniz deyin. Bir başarı öyküsüdür Eskişehir. Kendi yağınla çifte kavrulma meselesidir. Dev belediye bütçeli Başkent’in aksine. Eski köye yeni adettir. Odunpazarı başta olmak üzere yeni köye, eski adet... Hükümet, Yüksek Hızlı Tren gibi örnek/mega bir projeyi neden Eskişehir’den başlatmıştır, mesela. Ve neden Eskişehir turisti olmuştur aniden Ankaralı... * * * İçim rahat, çünkü bu sadece benim gözlemim değil. Bunu bin kez Eskişehirli’den, bizzat orada yaşayandan duydum yani. Ama onların da gözleminden ibaret değil bu başarı. Her giden anlatıyor. Ben de şimdi uzun uzun anlatacak değilim. Sataşan değil, yaşayan bilir. * * * Ankara’nın hali ortadadır. Ne yaya bölgesi vaatleri tutulmuştur, bunca yıl. Ne de Ankara tüm eleştiri/uyarılara rağmen otomobil öncelikli bir şehir olmaktan kurtulmuştur. Ki, bırakın yaya yolunu meydansız tek Başkent haline dönüşmüştür. Ne yıllarca her seçimde vaat olup sonra hükümete kamburlanan metrolar. Ne tramvaylar, ne de taze taze teleferikler... * * * Eskişehir geceyi yaşar, Başkent gece ışıkları kapatır. Sonra da Başkan Gökçek dev bütçesi, olanaklarıyla 18 yıldır koltuğunda oturduğu Başkent’i kalkar, kendi olanaklarıyla Anadolu’nun uç beyi olan Eskişehir ile kıyaslar. Üstelik, Eskişehir’in hakkını teslim etmek bir yana, yiyerek. Acep, kadir bilen milletvekilimiz Nabi Avcı ne diyecektir bu göndermeye? Merakımdır. * * * Biz Eskişehir’i eskiden beri biliriz. Eskişehir Hürriyet’i çıkarttığımızdan beri de, sık yaşayarak biliriz. Yani, “eski hesap”, “eski defterler”dir Başkan Gökçek’in yeni yerel seçimin “sath-ı müdafaası”nda karıştırdığı...