Aynalar aynalar

Yıllar önce Başbakan Bülent Ecevit, Ankara’nın neden Başkent yapıldığını tek cümleyle özetlemişti:

Haberin Devamı

“Çünkü Ankara boş, parlak bir levhaydı...”
Amaç, eskinin, özellikle İstanbul’un temsil ettiği geçmişin “hat” çizgilerinin hakim olmadığı, üzerine yeni kadrolar tarafından yeni değerlerin, ilkelerin, kuralların ince ince işleneceği bir levha yaratmaktı...
Bu kullanılmamış parlak levha, aynı zamanda “modern Türkiye”yi ülkeye ve dünyaya yansıtan bir ayna da olacaktı.
Ki aynalar da zaten bir dönem şehrin moder(e)n hallerine tanık olmakla kalmayıp, bir nevi kanıt olarak da girdi hayata...

* * *

Kurumsal yapıların Aynalı Salon’larını, Maltepe’de açılan düğün salonu izledi:
“Aynalı Salon...”
Kız Lisesi dağılırken kızlara ayna tutan delikanlıların, arka cebindeki sırtı “kuşlu” yuvarlak teneke ayna sınıf atladı birdenbire.
Ardından Aynalı Pastane, Aynalı Kuaför, Aynalı Kıraathane, Aynalı Fırın, Aynalı Büfe...
Paraya kıyan için ayrıcalıklı, seçkin bir dekor oldu aynalar.
Üzerlerine kuşlar, dallar, çiçekler, böcekler, kelebekler işlendi.
Boydan boya aynalar sayesinde İtimat Berberi, İtimat Erkek Kuaförü’ne dönüştü bir gecede.
Beş yıldızlı otellere, bütçeye göre misafir odalarına yerleşti çeşitli ebatlarda, altın varak çerçeveleriyle...

* * *

Haberin Devamı

Aynalar önünde geçti hayat.
Aslında aynalara baktığımızda hayat değil, “an”dı gördüğümüz. Ama “an”ın, “an”ı yaşamanın, yakalamanın değerini bilemedik.
Ya o aynalı geçmişe sığındık, ya da varolmayan, aynada asla görülemeyen geleceğin peşinde koştuk.
Giovanni Papini’nin “Kaçan Ayna” öyküsündeki gibi yakalayamadık “bugün”ü:
“Bugünü hep yarına adadık.”

* * *

Dem değişti, şehir değişti, aynalar değişti... Aynalarda, vitrinlerde hep o eski görüntümüzü aradık.
Unuttuk, aynaya nasıl bakarsak, yüzümüzü de öyle göreceğimiz gerçeğini...
“Hüznüm sizde görünür /Saçım beyaz bürünür /Yaşarken de ölünür /Ah aynalar, aynalar” ile nemlendi gözlerimiz.
Lunaparkların en standart, en ucuz eğlencesi Kahkaha Aynaları’nda gülümsedik suretimize:
Bazen devdik, ama bazen de cüce...
Şehrin aynasında flu bir silüet, bir karaltı, bir hayaldik.
Koştuk hayatı hızla, bir hayal nasıl koşuşturursa...
Yarın da aynadayız.

Yazarın Tüm Yazıları