Paylaş
Katları da, otoparkı da bazı hemcinsleri gibi labirent değildir mesela...
Ama diyeceğim o değil.
CEPA’da kapağı liseden üniversiteye yeni attığını/atacağını düşündüğüm 17-18 yaşlarında beş genç gördüm.
Üçü kız, ikisi oğlan.
İkisinin üzerinde yıldızlı klasik spor ayakkabısı markasının irice yazdığı tişörtler var.
Giriş katında süpermarketin hemen yakınındaki bir mağazanın yan vitrininin önüne, yere, taşın üstüne bağdaş kurup oturmuşlar.
Ellerinde su şişesi...
Bir sohbet, bir muhabbet...
* * *
Belki henüz “genç bütçesi” uygulamasına geç(e)meyen ebeveynlerin ergen harçlığı, AVM sefasında başka yere oturup, bir şeyler yemelerine-içmelerine yetmiyor.
Belki bu tarzı, cool, aykırı filan buluyorlar.
İlgi uyandırmak istiyorlar diyeceğim ama hiç oralı değil gibiler. Gerçi oralı gibi gözükmemek, çevreyi kaale almamak da bir tarz, değil mi?
Bir babanızın malı mı hali de var, istediğimiz yere otururuz meselesi de sanki.
Fakat bakışları hırçın değil, gülecen...
Beşi de güzel çocuklar.
* * *
Öyle oturup, yaşlarıyla, renkleriyle -twitter dışında da- cıvıldamaları hoş.
Stillerinde de bir güven, genç olmanın her dem özlenen enerjisi seziliyor.
Ama o hoşbeş, soru işaretlerimi koyulaştıran AVM sosyalleşmesi manzaralarının da en tipiği aynı zamanda...
Bu ayazda başka nereye gidecekler, sorusu da duruyor önümde elbette. Ki, yanıtı gençlerde aranamaz sadece.
Fakat oturdukları o beton, o kalabalık mı desem... O atmosfer mi...
Eğreti gelen bir şeyler de var, izah edemediğim, izahına heves de etmediğim.
Usul ufak yaşlanıyorum, ondandır.
Paylaş