Paylaş
Bir puanla İstanbul’u da geride bırakmışız.
Ankara’da kadın sürücü sayısı, yarım milyona yaklaşmış.
Yaklaşacak elbet!
* * *
Çünkü o kolayından “sarışın esprileri”, “erkek geyik muhabbetleri” için en bereketli mevzulardan birisi olan “kadın sürücü” meselesi, demode oldu artık.
Layığını buldu yani, “out”...
* * *
Ama yıllar sürdü, kadının direksiyondaki mücadelesi (de).
Hatırlıyorum da, “sol”uyla “sağ”ıyla, maçosu, faşosu, solcusuyla ötelenmişti direksiyona geçen kadınlar.
Hatta rockçısıyla bile...
Cem Karaca’nın “Tamirci Çırağı”nda, “ayağında uzun etek dalga dalga saçlarıyla” arabasından inen kıza az söylenmedik.
“Yumuk yumuk elleri-ojeli tırnakları” ile boynumuza değil de direksiyona sarılmasına, kızdık haliyle...
“Bayan sürücü” olamazdı, olmamalıydı elinin “Krem Pertev”iyle.
O bir “küçük hanımefendi” idi, otomobili varsa haspanın anca delikanlı bir şoförü olurdu.
Ya da elde tespih, üstte kasket-yelek-pantolon önce cinsiyetini reddeder adam gibi, sonra “Erkek Fatma” olarak taksinin direksiyonuna geçebilirdi.
O da anca Yeşilçam’da...
* * *
İlk Türk kadın pilotu baştacı etti bu ülke de... (Belki savaş pilotuydu, ondan)
Volkswagen Kaplumbağa’yı sürenini sıkıştırdı yıllarca köşelere. (Belki o dönem savaş(a)madılar, ondan)
Dikiz aynasına, makyaj aynası dedik, o usulca koltuğunu öne aldı.
“Park edemez, frenle gazı fark edemez” diye brehlendik, o çocuğunu taşıdı sabah-akşam okuluna...
“Ehliyetin Vakko’dan mı yavrum” deyip sırnaştık, trafik kurallarını en çok bilen ve uygulayan onlar çıktı.
* * *
Hep söylendik, öfkelendik.
Çünkü “erkekliği kanıtlama araçları”ndan birisiydi, arabamız.
Taş gibi kaportası, homurdanan egzosu, biz hariç beygiriyle...
Arkaya döktürdüğümüz inciler, otomobil/minibüs/kamyon arkası yazılarıyla posta koyduk aleme.
“Alem buysa kral benim” dedik.
Dedik, alem değişti.
Ve yolarda da tükendik.
Vites döndü teker döndü, o eski delikanlılar “bayan yanı” artık otomobillerde.
* * *
Değişmezsek, bu kafayla gidersek fıkra da olur layığımızı buluruz, yakındır:
“Bir gün aptal esmer adamın teki, otomobiliyle giderken...”
Paylaş