Almak ve sahiplenmek

“BİR insanı öldürmek, bir kediyi ya da köpeği öldürmekten daha kötüdür.

Bir köpeği öldürmek ise, bir balığı öldürmekten daha kötü...”
Böyle kıyaslamalar (sınıflamalar), köpeğin, kedinin, balığın da bir “canlı” olduğunu unutturabiliyor insana.
Zihin-beyin-yürek-duygu tasnifi ile insanı ilk sıraya koymak anlaşılabilir de...
Dünyada başka canlıların da olduğunu, o canlıların da haklarının olabileceğini unutturmak, onu o “taht”ında önce yalnızlaştırıp, sonra da yabancılaştırabiliyor “hayat”a.
Hayata uzak düşen insan ise, duygu körlüğüne, “çevre” sağırlığına yakalanabiliyor.
“Ne de olsa hayvan” sözü de gökten düşmedi, hayvanseverlere yönelik alerji de kediden-köpekten bulaşmadı.
¡ ¡ ¡
Eğer canlıların da -herşeye rağmen- nefes aldığı bu dünyada hayat hakkını, canlılara “eşit saygı”yı benimsiyorsak, bunun gerekleri de olmalı.
Misal... Ankara İl Hayvanları Koruma Kurulu, Vali Yardımcısı Mehmet Kurt başkanlığında toplandı.
Ve kedi, köpek gibi evcil hayvanların petshoplarda satışının yasaklanması için Tarım ve Köyişleri Bakanlığına teklifte bulunulmasına karar verdi.
Petshop sahipleri ise gelirlerinin büyük kısmını evcil hayvan satışından sağladıklarını söyleyerek, bu karara karşı çıktı.
¡ ¡ ¡
Şimdi...
Evcil hayvan sahibi olmanın, “ciddi bir sorumluluk” olduğu malum.
O zaman evcil hayvan “satışı”nın ya da “evcil hayvan edinme yolları”nın da bu sorumluluğun bir halkası olması gerekli.
Bazı “dükkan”larda akvaryum içinde bir iki kağıt kırıntısıyla tutulan 1-2 aylık yavrular...
Ya da yine bazı petshoplarda kaçak getirilen “marka” hayvanlar, elbette sorun.
Kaçağı yaratan ise petshoplardan çok, doğasına, bakım koşullarına bakmadan “marka-trend” hayvan peşinde olan “müşteri”...
Mesela son günlerin yeni modası Orta Asya’dan, Türkmenistan’dan getirtilen Alabay cinsi çoban köpekleri... Ağırlığı 70-80 kiloya ulaşan, dağ-bayır gezmeye alışık bu köpekleri “üç oda bir salon”da beslemeye çabalayanlar var.
Çünkü moda!
Yazarın Tüm Yazıları