Aile Hekimliği ve milli yüzsüzlük

Teknoloji ve teknolojiye uygun işleyişler, örgütlenmeler hayatı kolaylaştırıyor.

Haberin Devamı

Misal, Aile Hekimliği...
Hekim, akademisyen ya da sağlık bilimci gözüyle eksisini artısını yeterince değerlendiremem elbet. Özellikle geçiş sürecinde eczanelere yaşattığı kabusu, getirdiği yükü, sorunları da...
Ama bizzat ve yakın çevremdekilerin gözlemleriyle, ilaç alma prosedürü açısından hayatı çok kolaylaştırdığını söyleyebilirim.
Emek Mahallesi 10. Cadde’deki (Kırım Caddesi de deniyor, ama Bahçelievler ve Emek’in yeni isimler/numaralar verilen anadan doğma değil sonradan olma diğer caddeleri, sokakları gibi diyeni duymadım) Kırım Aile Hekimliği’ni örnek verebilirim.

* * *

Merkez, öncelikle her zaman inanılmaz temiz, modern ve işlevsel. Merkezin park yeri yeterli, dekorasyonu zevkli, sağlıklı ve tertemiz.
Beklerken LCD televizyonu izleyerek, sehpadaki dergileri karıştırarak vakit de geçirebilirsiniz, girişteki çay ve tüm kahve çeşitlerini içeren ve fiyatlarından kar değil hizmet amacıyla oraya yerleştirildiği belli olan otomattan bir şeyler de içebilirsiniz.

* * *

Haberin Devamı

Kapıdaki dijital otomattaki butonlarda önce yapmak istediğiniz işlemi (ilaç alma, muayane, sevk vb...) seçiyorsunuz, ardından vatandaşlık numaranızı girdğinizde sıra numaranız ilgili doktorun odasının kapısındaki dijital ekranda isminizle yer alıyor. (Sıra deyince, hiç uzun süre beklemeyi gerektiren bir yoğunlukla karşılaşmadım)
Odaya girdiğinizde, hekimin ekranında kişisel sağlık bilgileriniz hazır oluyor. Almak istediğiniz ilacı söylüyorsunuz.
Bir süredir işlemi hızlandıran yeni bir uygulama daha var.
Aile Hekimi, size eskiden olduğu gibi yazıcıdan çıkardığı reçeteyi değil, sadece eczaneye anında geçtiği reçetenin dijital numarasını veriyor.
Reçeteyi beklemeden o numarayla gidip, ilacınızı alıyorsunuz.
Basit ve çağdaş değil mi?

* * *

Buraya kadar herşey çağdaş, hızlı ve teknolojiye uygun.
Ancak teknolojinin hayatı kolaylaştırması, kullananların o işleyişe uyum (ve saygı) göstermesi ile olanaklı.
Kaç kez tanık oldum...
Sıra numarası almadan bekleyen ve iki hekimin ne zaman kapısı açılsa, içeriye başını uzatan ya da aradan “kaynak” olup odaya kendini atmaya çalışanlar var.
Hekimler, görevliler ya da bizzat siz müdahale ettiğinizde de gerekçeleri -kendince- hazır:
“Bi şey soracaktım, bi tanecik ilaç yazdıracaktım...”
Eh kardeşim, buradaki herkes zaten ya “bi şey” soracak, ya “bi muayene” olacak, ya da “bi ilaç” yazdıracak.
Hani yaşlı, hamile, engelli, bekleyemeyecek kadar hasta, acil müdahale gerektiren bir halde filan olsa elbette mesele yok.
Bu tür öncelikler, aciliyetler, merkezin girişindeki panoya da asılarak belirtilmiş zaten.
Oysa senin benim gibi biri... Ama belli ki ya kendini daha uyanık sayıyor, ya da milli yüzsüzlüğümüz “kaynakçılık” damarlarına sinmiş.
Yarın devam edeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları