Ah ne şeker, ah ne Ramazan

Haberin Devamı

ÇOK değil, 3-4 yıl önceydi anca...

Ramazan sonrasında her bayrama, "Şeker mi?", "Ramazan mı?" münazarasıyla giriyorduk.

Durup dururken başlamamıştı tartışma:

Başbakan Tayyip Erdoğan o dönemde Şanlıurfa’daki iftarda, "Bayramın adını da başka türlü değiştirmişler şimdi; Şeker Bayramı... Bu dört dörtlük bir Ramazan Bayramı, ne Şeker Bayramı?" demişti.

Münazaranın öbür kutbunda, "Şeker Bayramı'nız kutlu olsun" diye kartvizit bastıran siyasilerimiz de vardı, elbet.

* * *

Artık, böylesi "adçı (nominalist) tartışmalar, -tetiklenmedikçe- rafa kalktı sanki.

Kimi Ramazan Bayramı'nı idrak edip, mübarek eyliyor.

Kimi Şeker Bayramı'nı kutluyor. 

Kimi de şekeri, Ramazan'ıyla bayramdan çok, tatilini planlıyor/yapıyor.

Karşılıklı "idrak"lara saygı gösteriliyorsa, mesele de yok zaten.

 

Haberin Devamı

SOKAĞA ÇIKAN RAHATLIK

Bu yıl yaz boyunca dikkatimi çeken, sadece İstanbul'da değil Ankara'da da her yaştan, her cinsiyetten, hemen her semtten "sokağa çıkan" bir şey vardı.

Şort ve tamamlayıcısı sandalet...

Kadın-erkek, yaşlı-genç, şortunu giyen sokaktaydı.

Nedeni bence ne moda, ne siyaset, ne ekonomi...

Sıcaklar açısından mevsim (a)normalleri ve  "rahatlık".

İsteyenin fizik ve gönül rahatlığıyla şort giymesi, bunu bir moda filan gibi değil, "ayağıma geçirir, çıkarım dışarı" rahatlığı, hürriyetiyle yapması, hoş geldi bana.

Altında-üstünde bir anlam aranmaması, daha da kıymetliydi üstelik.

Sanırım bayramın, seyranın "ad"ının bu yıl idelojik bir münazaraya, "bayrama sancak dikme" müsabakasına dönüşmemesiyle, insanların giydiği kıyafete göre etiketlenmediği mevsimlerin gelişi arasında bir ilişki var. 

Gençleşiyor mu, gerçekten nüfus, ne?

* * *

Bayramınız, tatiliniz, gönlünüzce olsun.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları