Paylaş
ESKİDEN hemen her su kıyısında, yol boylarında omuz omuza, yemyeşil uzayıp giden kavak ağaçları olurdu.
Şehirdeki kavak ağaçları da köyü, kırı getirirdi bana...
Yaprakları rüzgarda titrediği için bazı türlerine “titrek kavak” denildiğini öğrenmiştik mahallemizin Haymanalı manavından...
Baharda, güzde esince rüzgarlar, duyardık “titrek kavak”ın sesini.
Severdik kavakları, zaten hep severdik de...
Ne zaman ki o şiiri, “Bedenim üşür, yüreğim sızlar /Ah kavaklar, kavaklar /Beni hoyrat bir makasla /Eski bir fotoğraftan oydular /Ah kavaklar, kavaklar /Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar” dizelerini okudum.
Sonra, bu dizelerin şairinin, ilk eşi Füsun Akatlı ile Kavaklıdere’de küçücük bir evde oturduğunu öğrendim.
Ve ne zaman ki, o eve giden Yavuz Gökmen’den pikapta çalan şarkıda geçen Yunanca “Kaymos” kelimesinin anlamını Altıok’tan öğrenişini dinledim. Kaymos’un “acı” anlamına geldiğini, ama daha da öteye “endişe, umutsuzluk, kayıp ve daha birçok şeyi’’ içeren bir sözcük olduğunu...
Kavakları daha bir sever, sanki daha bir anlar, hisseder oldum.
* * *
Kavakları usulca bir “ah” ile yad eden şairi, Metin Altıok’u 19 yıl önce Sivas’ta Madımak katliamında öldürdüler.
Ağırdı durumu, Ankara’ya GATA’ya getirdiler...
Bir hafta mücadele etti. 9 Temmuz Cuma günü veda etti hayata.
Ardında, “Ben tekinsizim size göre /İbret için yakılması gereken” dizesini bıraktı.
* * *
Şimdi ismi Dikmen’deki parkta da yaşayacak.
Çankaya Belediyesi, Metin Altıok Parkı’nı yarın açıyor.
Ve yine aklıma düşüyor, “kavaklar”...
“Acaba” diyorum içimden, “O parkta bir de kavak ağacı var mıdır?”
Hep “tekinsiz” görülen, manzarayı kapattığı, -tıbbın kabul etmemesine rağmen- alerjiyi azdırdığı, tehlike yarattığı bahaneleriyle her fırsatta “ibret için kesilen” kavak ağacı, yani...
Yoksa... Ve oluruna, uyarına gelirse, bir de kavak ağacı olsa parkın kuytu bir yerinde.
Üzerinde, önünde, bir küçük plakette de belki Altıok’un “Kavaklar” şiiri...
Varsın ömrü az olsun, varsın “şehir ağacı” sayılmasın.
Korunur, yinelenir, yenisi dikilir gerekirse.
Ama yakışır sanki o güzelim parka, her esintide titreyişi...
Ve parkta gezerken, “ardımızdan ıslık çalar”.
GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR: (Başta Başkan Bülent Tanık olmak üzere Metin Altıok Parkı'na fikriyle/fiiliyle emeği geçen herkese içten teşekkürümdür)
DAHA yazımın mürekkebi kurumadan Başkan Bülent Tanık aradı.
Yazımla ilgili zarif paylaşımını, yarın Dikmen'de Metin Altıok Parkı'na "kavaklar"ın simgesi bir ağaç dikerek de gösteriyor.
Başkan Tanık'tan öğrendim, Valilik Genelgesi ile şehre kavak dikimi yasaklandığı için kavağa akraba "Akçaağaç" ile de yaşayacak Altıok'un o dizeleri...
Ki, "Akçakavak" diye geçen türleri de var literatürde. Onun da yaprakları "titriyor" elbet, rüzgarda...
O da o parkı gezen, orada soluklanan, orada acısıyla, umuduyla dolaşanların ardından usulca "ıslık çalacak"...
* * *
Ötesi o Akçaağaç sadece Altıok'un değil, Madımak katliamında 32 aydın ile birlikte gencecik yaşında hayata veda eden Gülender Akça'nın da, "İç titreten" hatırası oluyor aslında.
Ve sözün bittiği yerde, Altıok getiriyor gerisini:
"Yüreğinde bir ağaç gürültüyle devrilirken,
Aksayarak yürüyen umudun arkasından
Gülün kanayan hüznünü gördün..."
Paylaş