27 Mayıs'ı idrak etmek

Haberin Devamı

 27 Mayıs’ı
idrak etmek

Yaşar SÖKMENSÜER

ESKİLERİN deyimi ve bayramlarda “ajans haberleri” söylemiyle, 27 Mayıs’ı geçenlerde 52. kez idrak ettik.
Gerçi 19 yıl “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak anılıp da, sonunda 30 yıldır bayram filan olmayan 27 Mayıs’ı gerçekten idrak ettik mi bilemiyorum.
Sayıları azalsa da, ekranlara, gazete köşelerine, bazı siyasilere bakıyorum da  27 Mayıs 1960 Cuma günü jet sesleriyle yurda “inen” darbeye, devrim de diyen var.
İhtilal de...
Çocukluğumuzda ders kitaplarında da “27 Mayıs inkilabı” diye geçiyordu da, o zaman her masalı “tarih” diye anlattılar bize zaten.
Üniversite müfredatına bile giren “Devrim Tarihi” dersinde de okuduk, “27 Mayıs İnkılap”ını...
Doç. Dr. Yaşar Özüçetin ve Senem Nadar birlikte yaptıkları araştırmada, “İnkilap Tarihi” dersinin, ilk kez DTCF’de 1942 yılında müfredata girdiğini anlatıyor.
Ama 27 Mayıs 1960’ta dersin adı, “Türk İnkılap Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi” olarak değiştiriliyor. Tarih yetmez rejim de gerek, gibilerinden...
1968 yılında ise “Türk Devrim Tarihi” oluyor adı, belki de dönemin rüzgarının etkisiyle...
Ancak 80 darbesi de, “isimlere” takıyor elbet kafasını. “Devrim” ne demek o günlerde, dersin adını yeniden “Türk İnkılap Tarihi” olarak değiştiriyor.
* * *
“İsim değiştirme takıntısı” deyince, onun tarihi de eski ve bizim gibi ülkelerde süreğendir aslında.
Süreğen, müzmin, hatta kroniktir, pekiştirmek gerektirse...
Misal, Bahçelievler ve Emek, sokak-cadde ismi değiştirme sevdasının (otoritesine, yetkisine dayanarak herşeyi düşündüğü/arzuladığı gibi adlandırma saplantısı) başmahallesidir.
Çünkü askeri ya da sivil her otorite, dünyayı, hayatı kendi adlandırdığı gibi yaşamayı ister. Hatta öyle yaşayacağını/yaşanacağını sanar.
DP dönemi ve 27 Mayıs da, bu mevzuda yarım asır öncesinin ironik örneklerini yerleştirmiştir sokak tarihimize...
Kavaklıderem Arşivi’ndeki söyleşilerde Füsun Eker, 1958 yılında Boğaz Sokak’taki 14 Mayıs Evleri’nden üçüncü tip bir ev aldıklarını anlatır. Evlere, ardından mahalleye o adın verilmesi, Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950’de iktidara gelmesi nedeniyledir.
27 Mayıs darbesinin hemen ardından mahallenin ismi Gazi Osman Paşa olarak değiştirilir.
Bu da yetmez, 14 Mayıs Mahallesi’nin biraz yukarısına 27 Mayıs Çocuk Bahçesi ve 27 Mayıs Mahallesi kurulur. Ama uzun ömürlü olmaz, ismiyle yaşayamaz.
* * *
O günlerin gazeteleri arasında “Kibar İnkılap” diye başlık atan da oldu 27 Mayıs için, Başvekil Adnan Menderes’i askeri uçakta bir gaz tenekesi üzerine oturtup, Kütahya’dan Ankara’ya getirdiklerinde...
Bir yıla varmadan “Kibar İnkılap”ın idamları geldi, 1961 sonbaharında...
Ama idamların da, darbelerin de sonbaharı olmadı o milat.
“Darbeler, idamlar tarihi”ne dönüştü, ülkenin politika müfredatı...
Ki, idamların “açık” tarihi 1965’lere kadar devam edecekti zaten.
İstanbul’da Sultanahmet, Ankara’da Samanpazarı meydanlarındaki ‘halka açık’, güpegündüz ve alanen infaz edilen idamların 1965’e kadar sürdüğüne (ne kadar yakın bir tarih değil mi), bugün sadece “devleti bilenler” şaşırmayacaktır belki.
Artık müze olan Ulucanlar’ın idam tarihi de, aslında müze olamayacak kadar tazedir...
Ama 70-80’lerde infaz edilen idam sayısın 57 olduğunu da bilenler bilmeyenlere anlat(a)mamıştır, bu ülkede.
Okutulan tarih, onu yazmamıştır ki...
* * *
Geçen pazar günü 27 Mayıs’ı 52. kez “idrak ettik”.
İdrak, “Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme, algılamak, kavramak” olarak açıklanıyor TDK sözlüğünde.
“İdraksiz” kelimesinin karşısına ise, “Anlayışsız, ahmak” kelimelerini yerleştirmiş aynı sözlük.

Yazarın Tüm Yazıları