AZİZ Nesin’in şu an ismini çıkaramadığım bir hikayesini hatırladım.
Nesin, içinde yeni kitabının ”tek örneği” olan çantasıyla vapura biner. Sonra iner vapurdan. Yürür bir süre... Ama gariptir biraz yürüyüşü, adımları sola çeker. Bedeninin de o yana yattığını, yalpaladığını görünce panikler. Ve neden sonra fark eder: “Çantamı vapurda unuttum...” Yıllarca sağ elinden düşürmediği, bedeninin bir parçası haline gelen ağır çantasının yokluğu, adımlarının dengesini bozmuştur.
Nesin’in bu öyküsünü, “Çalışan Gazeteciler Günü”nde haberlerimizi oluştururken hatırladım. Fizik tedavi uzmanları aynen şöyle diyor: “Vücudun bir dengesi ve ağırlık merkezi var. Vücudun tek tarafında taşınan yükler 5-6 kilonun üzerindeyse bu dengeyi bozuyor. Zamanla tedavinin bile çözemeyeceği, boyun/bel fıtıkları, diz eklemlerinde sorunlar, kireçlenme, bağ bozuklukları görülüyor.”
Sürmanşetimizde bugün habercilerin “yük”ü gramına kadar var. Doğrusu “bizler”i, “aile”yi haber yapmanın tereddütünü, tedirginliğini yaşadım. Tereddütümü, yerel haberi herşeyden önce “temas”a dayandıran ana ilkemiz aştı. Ki bu “temas”, yerel gazetecilikte farklı: Yerel haber, gazete-haber-haberci ile okurun/kentlinin “karşılıklı teması”... Haberlerin gidişini/gidişatını yakından izleyen okurumuzla, gelişini de paylaşalım istedik.
Son olarak, “Taşıyın da görelim” başlığı proaktif gelebilir belki. Oysa gerçekten içtenlikli bir öneri. Zihin cimnastiği... Haberimizden okuyacaksınız. Bir foto muhabirinin minimum yükü 20 kilo... Hani iki kişilik ailenin toptan alışverişinde misal, 2.5 kilo deterjan, 2.5 litre meşrubat, 2 kilo prinç, dört-beş makarna, 1-2 kilo et-tavuk, 2-3 kilo meyve-sebze, kahvaltılık, sıvı yağ, diğer temizlik ürünleri, patates-soğan... (hala ulaşamadım 20 kiloya) Ya her gün taşınsa... Ve her yere. Ötesi kırmadan, dökmeden, gözünüz gibi koruyarak...
Yeni yıl, çalışan gazetecilere de mutluluk, hürriyet getirsin.