Paylaş
Kuran'a göre, tevhidin omurga noktası, dinde kurucu ve koyucunun tekliğidir. Dinde kurucu ve koyucu yalnız ve yalnız Allah'tır. Tek'in, Bir'in sunduğu hüküm ve sözü açıklayan, nakleden, taşıyan kuvvetler birden fazla olabilir ama hükmün sahibi ve kaynağı tektir. Sahip ve kaynağı değil çoğaltmak, ikilemek bile tevhidi bozar.
Hüküm ve söz sahibini Tek ve Bir olmaktan çıkarmak şirk adını alıyor. Türkçe'deki şirketle aynı kökten ve aynı anlamda bir kelime. Söz hakkını birden fazla kuvvetin, kişinin kullanması demek. Dinde şirk veya şirket, hüküm ve buyruk hakkını kullanmada, şu veya bu gerekçeyle Allah'ın yanına birini veya birilerini, bir şeyi veya bir şeyleri ilave etmek anlamını taşıyor.
Şirk, Allah'ın yanına bir kişi veya bir şeyi koymak şeklinde adi bir ortaklık görünümünde olabileceği gibi, onlarca hatta yüzlerce elemanın söz sahibi olduğu bir anonim ortaklık görünümünde de olabilir. Hint şirkinde ilahların sayısı binlerle ifade ediliyor. Şirk ve şirkette, Allah'ın yanına ortak olarak konan kişi veya kuvvetin seçkin, kutsal olması şirkin doğuşunu ne engeller ne de geciktirir. Allah'ın olması gereken hükümden Allah dışında birine pay çıkarılmışsa kullanılan ortağın Firavun olması ile Musa olması arasında fark yoktur. Kuran ısrarla dikkatlere sunduğu tevhit sırlarından biri de budur.
Panteon, Eski Yunan'da ilahlar arenası veya parlamentosu anlamındaydı. Panteon, her biri bir konuda söz sahibi olan ilahların baş ilah Zeus liderliğinde karar aldıkları bir platformdur. Bu platforma Eski Yunan paganizmi, zaman içinde bazı ‘‘büyük ve seçkin kişilerin ruhları’’nı da söz ve oy sahibi olarak katmıştır. Panteon, giderek bir anonim şirkete dönüşmüştür.
İslam öncesi Arap Yarımadası'nda da tipik bir panteon vardı. Dini, tıpkı Eski Yunan'daki gibi, ilahlar panteonu kotarmaktaydı. Kuran'da, kaos, kahır zulüm kaynağı olarak eleştirilen şirk, işte bu panteon tarafından yönetilen ‘‘ilahlar dini’’dir.
Şirk veya panteon bahsinde şu iki noktanın altını da çiziyor Kuran: Şirk bir dinsizlik değildir, ateizm hiç değildir. Tam aksine, şirk, insanlık tarihinin en yaman ve inatçı dinidir. Tevhitle tek farkı, şirkte söz ve hüküm sahibinin birden çok olmasıdır.
Altı çizilen noktaların ikincisi şu ürpertici tespittir: Şirk dininde, panteonun başında Allah vardır. Birçoğumuzun gözden kaçırdığı bu nokta, şirki tanıma ve kavrama bakımından en hayati noktadır. Yani Arap cahiliye panteonunda, bazılarının sandığı gibi, Allah'ın inkárı yoktur. Kuran'ın açık ve tartışma üstü ifadesiyle: ‘‘Eğer o şirke batmışlara, gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim hükmüne boyun eğdirdi diye sorsan, yemin olsun ki Allah diyeceklerdir.’’ (Bk. Ankebut 61; Lukman 25).
Bir şeyi daha ekliyor Kuran: Panteon mantığı, Allah'ın yanına ortaklar koyarken Allah'a güçsüzlük, yetersizlik isnat etmez. İkincil, üçüncül ilahlara yer vermesini şu gerekçeyle açıklar: ‘‘Bizim bunlara ibadet ve kulluk etmemiz, bunlar bizi Allah'a yaklaştırsınlar diyedir.’’ (Zümer, 3).
Kısaca panteon dininde iş ve oluşlar, özellikle sonsuz kurtuluş asla ve asla tek imza ile olmamaktadır; panteonun diğer elemanlarından birinin veya birkaçının daha imzası gerekir. Tevhit veya Kuran dininde ise hüküm ve tasarrufların tümü, o arada cennet belgesi,bir tek imza taşır. Bu, Allah'ın imzasıdır.
Allah'tan başka ‘‘yetkililer’’in de imzasına ihtiyaç duyulan din, adı ve sloganları ne olursa olsun, Kuran'ın dini yani tevhit olamaz. Bunun içindir ki biz, Allah ile kul arasında komisyonculuk yapan ‘‘efendiler’’ ile şefaat gereci olarak kullanılan türbelerin dinini, Kuran'ın dini olarak kabul edemiyoruz.
Paylaş