Sorulara cevaplar

Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Haberin Devamı

Geçen haftaki yazım okuyucularımı çok etkilemiş olacak ki telefon ve fakslar, yazımın alındığı panel konuşmamın tamamını yayımlamamı istiyor. Konuşmanın tüm metnini bu sütunda yayımlamak çok zor. Günler sürer. Birkaç pasaj daha veriyor ve okuyucularımdan şunu rica ediyorum: ‘‘İslam Vahiyleri Açısından İrtica’’ adlı konuşmamın tam metni, yakında çıkacak olan ‘‘Ses Bir gün Yankılanır’’ adlı kitabımda yer alacaktır. Şimdi, panelin sorulara cevap kısmından bazı bölümler vereyim.

DİNDAR VE DİNCİ AYRIMI

‘‘Dindar başkadır, dinci başkadır. Bu ‘‘ci-cu’’ lafları müminin lügatinde yer almamalı. Ci-cu, şirk habercisidir. Dindar Allah'ın rahmeti, dinci ise Allah'ın cezası bir şeydir. Yani dinci, bugün bir şeyi satar, yarın başka bir şeyi satar. Bugün Türkiye'de ‘‘şeriat ticareti’’ yapanların bir kısmını ben çok önceden tanırım. Bir zamanlar, 'Allah' diyenlere yamyam gözüyle bakıyorlardı, şimdi şeriat ticareti yapanların sırdaşı oldular. Neden? Çünkü ideolojilerinin suyu kurudu, ortada kaldılar. Bir yere yamanmaları lazım. En verimli sömürü ve saptırma ise dincilik pazarında.’’

‘‘Dindardan insanlığa ve ülkeye hayır ve hizmetten başka bir şey gelmez; ama dinci, Allah'ın bir belasıdır ki onun en büyük zararı dine dokunur. Dini, ülke çocuklarının önünde ‘‘tiksinilecek bir maskara’’ya çevirir dinci, sonra da bu maskaralığı bertaraf ederek dinle kitleyi bastıranlara ‘‘Zındık, dinden taviz veriyor’’ diye salyalı bir biçimde saldırır. Dindar için din ölçüsü Allah'ın rızası yani samimiyettir; dinci için ise tek ölçü onun siyasal çıkarlarına yaramak ve yaranmaktır. Dincinin lügatinde Allah rızası, kitlenin duygularını tahrik ederek menfaat devşirmeye yarayan bir paravandır. Ne yazık ki ülkemiz bu paravana itibar etmede eşsiz bir coğrafya durumundadır.’’

8 YILLIK EĞİTİM VE İMAM HATİPLER

‘‘İmam - Hatip okullarını 8 yıllık Eğitim Kanunu değil, 1970'lerden sonra bu okullara siyaseti sokanlar kapattı. Ben bu okulların kırk yıldır içindeyim. Oralar, ilim ve irfan bakımından çoktan kapanmıştı. 8 yıllık Eğitim Kanunu, getirdiği hazırlık sınıfı ile buralara yeniden hayat verebilir. Bu kanun, imam hatiplere en büyük hizmeti yapmıştır. Çünkü onlara, siyaset sömürüsünden uzak kalma imkânı vermiştir. Bu imkânın kullanılıp kullanılmayacağını zaman gösterecek. Ben, bu okulların bir çocuğu olarak, bu kanunu çıkaranlara dua ediyorum. Ülkeye ve dine çok büyük bir hizmet vermişlerdir.’’

DİN-AKIL İLİŞKİSİ

‘‘Kuran: 'Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik yağdırır’’ diyor. İmanınız akıl ve beyyine yani kanıt ve aydınlık üzerine otursun diyor. Akıl ve bilimle (düzensiz bilgi ile değil) kucaklaşmamış bir imanın Kuran'dan onay alması mümkün değildir. Aklını onun - bunun vesayet ve ipoteğine teslim etmiş bir iki kişi veya toplumun imanı da ipotek altına girer. Böyle bir imanla Kuran'ın vaatlerine layık olamazsınız... İnsanımız, akıl ve imanlar üzerinde asırlardır ipotek ve hegemonya kurmuş ‘‘Allah - kul arası komisyoncular’’dan süratle kurtarılmalıdır. Aksi halde, yapılan her cami, bu komisyoncuların kirlettiği tevhidin şirke biraz daha batmasından başka hiçbir şey kazandırmayacaktır.''

‘‘Türkiye, tarihte ve dünyada eşi görülmemiş bir din komisyonculuğu ve mukaddesat soygunculuğuna maruz bulunmaktadır. İnsanımız, özellikle dindar insanlarımız için en büyük tehlike budur. Allah'a yarışımızın önünde en büyük engel de budur. Bu engel aşılmadıkça tevhidin kitabı olan Kuran ile peygamberi olan Hz. Muhammed'in bizden şikâyeti bitmeyecektir. Minare yükseltmek bu şikâyeti sona erdirmez. Tevhidin tecelli etmesi lazım. Bunun için kitlenin, komisyon tezgâhlarının tasallutundan kurtarılıp Kuran'ın aydınlığına teslim edilmesi gerekir. Hasılatları tehlikeye giren komisyon şirketleri buna müsaade etmiyorlar. Bu işte halka hizmet edenlerin alınları Hak tarafından binlerce kez öpülecektir. Bu Kuran'ın ve aklın vaadidir.’’

YAŞAR NURİ NEDEN MEDYATİK?

‘‘Medyatik nedir pek bilmiyorum. Ama çalışmayı ve Allah'a güvenmeyi iyi biliyorum. Şunu da biliyorum: İtibar ve nimet olarak ne buldumsa, tümü, kendi alın terimin emeğimin ürünüdür. Hiç kimseye resmi - gayriresmi bir çay borcum yoktur. Benim kitaplarımın korsan baskılarını yapanlar bile zengin oldu. Müsaade edin de ürettiğim değerlerden bazı nimetler de bana ulaşsın. Hayatım boyunca babamdan başka hiç kimseden destek görmedim; ama gördüğüm kösteklerin sayısı, rakamları zorlayacak kadar çoktur. Tüm köstekleri desteğe, tüm kahırları lütfa çeviren yüce Allah'a binlerce şükürler olsun! Sözün özü şu dizedir: ‘‘Allah'ı bulan neyi kaybeder ve O'nu kaybeden neyi bulabilir?!’’













Yazarın Tüm Yazıları