Paylaş
Paylaşmıyorsunuz Malı-mülkü, servet ve nimeti sizin sanıyorsunuz. Oysa ki onların hiçbiri sizin değildir; onlar size emanet edilmiştir. Sizden önce bir başkasınındı onlar...
Sizler emanet taşıyıcısınız. Emanet taşıyan, o emanetlerin nimetinden elbette ki öncelikle yararlanır. Ama siz ‘‘öncelikle’’ yerine ‘‘hep ben’’ diyorsunuz. Onunla da yetinmiyor, ‘‘başkalarınınkilerden de öncelikle ben’’ demeye başlıyorsunuz.
Duymuyorsunuz, bıkmıyor, usanmıyorsunuz! Bu doymazlığınız size hayatı zehir ediyor.
Size derim ki ey insanlar:
‘‘Hep ben’’ demek, nefes almanızı güçleştiren bir beladır, bunu bilmiyorsunuz. Hep ben diyenler, gemiye bindikleri
halde sırtlarındaki yükü indirmeyen ahmaklara benzerler. Gemi o yükü zaten taşıyor. İndirin onu.
Paylaşım işte bu ahmaklıktan kurtulmaktır. Paylaşın, bırakın yükü gemi taşısın. Siz gerektiğinde yükten size lazım olanı alıp kullanın, ama yükü sırtınızdan indirin.
Geminin sahibine asla güvenmediğiniz için aptal bir hamallık tüm yolculuğunuzu karartıyor.
Kurduğunuz şu dünya düzenine bakın! Tüm yeryüzü nimetlerinin yüzde doksanını dünyanın şurasına burasın çöreklenmiş bir avuç doyumsuz paylaşıyor. Bir düzen kurmuşsunuz ki bu düzende birilerinin saç boyasına harcadığını başka birileri karınlarını doyurmak için harcayamıyor.
Bir düzen kurmuşsunuz ki onda, süs köpeklerinin sahip olduğu nimetlerin yarısına bile sahip olamayan insanlar var. Hem de erdemli, yaratıcı, erdirici-oldurucu insanlar var.
Böylesi bir düzen, altı üstüne gelesi bir düzen değil midir?
Paylaşacaksınız! Bu Allahsız, vicdansız ve irfansız vahşet kapitalizmi düzenini değiştirip paylaşacaksınız. Yoksa biz sizi değiştirip beklenen yere getireceğiz. Ant olsun bunu bir şekilde yapacağız!
Zamanlar üstü kitabın İsra 16. ayetini yeniden ve iyice okuyarak değişeceksiniz. Áli İmran 92'ye göre paylaşacaksınız. Yani sevdiğiniz şeylerden başkalarına pay çıkaracaksınız.
Paylaşmak için gereken neyse onu mutlaka yapacaksınız. Servet ve imkánları bir avuç dinci ve dinsiz doymazın tekelinde bir saltanat aracı olmaktan çıkarıp Yaratan'ın tüm kulları için dönüp dolaşan bir nimetler serisine dönüştüreceksiniz.
Din, din diye bağırıp duruyorsunuz! İbadete, taata biraz lakayt kalanları yerden yere çalıyorsunuz, ama paylaşımı baltalayan, kamunun imkánlarının yerine ulaşmasına engel olan doymaz takımının fiillerini ‘‘dinin inkárı’’ olarak niteleyen Kitabı açıp da o üç satırlık Máûn Suresi'ne şöyle bir bakmıyorsunuz.
Ben size derim ki:
Ya paylaşacaksınız, yahut da geminin battığına ve suyun o doymaz gırtlaklarınıza dolup sizi hırlata hırlata boğduğuna tanık olacaksınız.
Paylaş