Paylaş
Üç yaşından beri kitap okuyorum. İlginçtir, okumaya Arapça ile başladım. İlk hocam, babamdı. Sonra sırasıyla, Türkçe, Osmanlıca, Farsça, Fransızca ve nihayet İngilizce okur oldum.
Yıllar ve yıllardır okuyorum. Ve hálá, en çalışkan öğrencilerimden birkaç kat daha fazla okuyorum. Daha doğrusu, öğrenciliğim bitmek bilmiyor benim... Belki kızanlar olacak ama ben şöyle düşünüyorum:
Hayat, yalnız kitap okumak için bile yaşanmaya değer...
Masalarımın üstü oradan buradan gönderilmiş kucak kucak kitapla dolu...
Rumen şairi Vasile Poenaru da ‘‘Jungla Marina’’ adlı şiir kitabını göndermiş. Ne dilini bilirim, ne ülkesini tanırım. Neden göndermiş bana bu kitabı? İlk sayfaya yazdığı ithaf satırlarını okuyup kitabı karıştırınca sebep anlaşılıyor. Vasile, Türkçe biliyor, Yaşar Nuri'yi okuyor. Dahası kitabının son kısmına, ‘‘17 Ağustos 1999’’ adında küçük bir bölüm açarak üç Türkçe şiirini (birisi Türkçe-İngilizce karışık) eklemiş. İkisini vermek istiyorum.
I
‘‘Yaşamak ne güzel be kardeşim,
Derken geliyor deprem
Ne imreniyorum sana bilsen
Salkım söğüt yeşil elmalar
Gemilerim, yelkenli gemilerim
Dört kanatlı kuş
Akşam diyordun, işte oldu akşam
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan
Nettik ki küsmüş gökler hepten
Bedava yaşıyoruz bedava
Derken geliyor deprem
Birdenbire...’’
II
‘‘Ağır yasta ağlıyorsun,
Gönüllerimizi sana çekiyorsun, Türkiye!
Derdin derdimiz,
Ölülerin ölülerimiz,
Seninle ağlıyoruz, Türkiye!
Tanrı bir
Tanrı işini bilir,
Biz kendi işimizi bile bilmezken
Tanrı'nınkini nasıl bilelim
Türkiye!
Biz yanındayız,
Sen canımızdasın her an,
İnsanın en güçlü aşkıyla seni seviyoruz
Türkiye!’’
Biz de seni sevdik, şair Vasile Poenaru. Ne yazık ki senin dilini, hatta kitabının adının ne anlama geldiğini bile bilmiyorum. Ama arka kapaktaki resminden temiz ve sıcak bir insan yüzüne sahip olduğunu görüyor ve seni selamlıyorum.
Yaz Vasile, yaz! Şiirde aranacak mutluluğu kan ve dehşette arayan sözde ‘‘insanlık’’ için bir ışık yaratabiliriz ümidiyle durmadan yaz!..
Seni selamlıyorum, Vasile Poenaru, seni kucaklıyorum!
Paylaş