Paylaş
Artık ulusallaşan TÜYAP Kitap Fuarı, Tepebaşı'ndaki geleneksel yerinde bugün açılıyor. 15 Kasım'da sona erecek. Bendeniz yine fuar boyunca orada sohbete hazır olacağım. Ve gündemdeki kitap, ‘‘Depremin Gösterdikleri’’ni imzalayacağım.
‘‘Depremin Gösterdikleri’’, Tuncay Özkan ve Reha Muhtar'dan sonra, Kanal 7 televizyonunun usta haber koordinatörü Ahmet Hakan Coşkun tarafından ‘‘İskele-Sancak’’ programında tam üç buçuk saat tartışılıp tanıtıldı. Televizyon haberciliğine ‘‘filozofik boyut kazandıran adam’’ olarak andığım Ahmet Hakan'dan böylesi beklenirdi.
Teşekkürler Ahmet Hakan!..
‘‘Depremin Gösterdikleri’’, sanıyorum daha çok tartışılacak. Çünkü onda, Türkiye'nin yarınları ile çocuklarının yarınlarını birlikte düşünenler için hayati mesajlar vardır. Bunu bir düşünce adamı, bir yazar sıfatıyla değil, bu ülkenin mutlu yarınlarını sevda haline getirmiş bir Anadolu çocuğu sıfatıyla söylüyorum.
Ve biliyorum ki, ‘‘Adam sen de, kendi kitabını övüyor’’ diyenler olacak. Ama umursamıyorum. Özellikle bazı kitaplarım için bu riski göze alıyorum. Aksini yaparsam kendime ve imanıma saygısızlık etmiş olurum. Basındaki gerçekçi, özgürlükçü, insancı ve tarafsız benliklerin ilgisi dışında kişi ve kurum desteği olmayan bir fikir adamının kendisini ifade için başka çaresi yoktur.
Hem üretmek hem de tanıtmak zorundayım. Kaderim bu...
Gelelim şu güncel ‘‘din projesi’’ meselesine... Ne faks duruyor ne telefonlar... Sorular şu cümlede odaklaşıyor: ‘‘Sayın Cumhurbaşkanımızın din projesiyle ilgili neler düşünüyorsun?’’
Bu konuyla ilgili görüşlerimi çok genel çizgilerle, ekranlardan ifade ettim. Son birkaç cümle daha söyleyeyim: Bir iman, fikir ve mücadele adamı olarak, yeni yüzyıl için ‘‘din projesi’’ denebilecek görüşlerimin temel çizgilerini, ilk baskısı 1996'da yapılan ve İngilizce'ye de çevrilmiş bulunan ‘‘Yeniden Yapılanmak’’ kitabımda ortaya koymuştum.
Yeni yüzyıla girmekte olduğumuz şu günlerde, bu projenin daha elle tutulur, daha ‘‘Türkiye eksenli’’ yanlarını, kısmen siyasal tezler de ekleyerek ‘‘Depremin Gösterdikleri’’ kitabımla verdim. O kitabın bir adı da ‘‘Yeni Yüzyıl İçin Uyarılar’’dır.
‘‘Din projesi’’ veya ‘‘din atağı’’ adıyla güncelleşen söylem, benim Kuran, akıl, evrensel değerler ve Türkiye gerçeklerinden yola çıkan felsefemle örtüşmüyor. Böyle olunca da ben, bu ‘‘proje’’ ve ‘‘atak’’tan İslam ve Türkiye için sadra şifa bir sonuç doğacağı kanısını taşımıyorum.
Neden mi? Söylenmesi gerekenlerin tümünü söylesem ortalık birbirine karışır. İdare-i kelam etsem, kendime ve insanımıza haksızlık olur. Şu kadarını söylemekle yetiniyor ve gerisini halkımızın ve ilgililerin basiretine bırakıyorum:
‘‘Güncel proje’’ veya ‘‘atak’’ (bu tabiri hiç sevmedim), gerek hareket noktası, gerek görülebilen hedefleri ve gerekse sahnedeki savunucuları dikkate alındığında beni tatmin etmemekle kalmıyor, tedirgin de ediyor.
Hüsnüniyet esastır kuralınca tüm iyi niyetli girişimcilerin başarısına dua ediyorum, ama halkımızın hayal kırıklığına uğramaması için de Cenab-ı Hakk'a niyazda bulunuyorum. Ve gönüldaşlarıma diyorum ki:
Şu anda ‘‘Kur'andaki İslam’’, ‘‘Yeniden Yapılanmak’’ ve ‘‘Depremin Gösterdikleri’’ ile bilgilenmek, bilinçlenmek ve eylem sergilemek dışında hayır getirecek bir uğraş ve heyecan göremiyorum. Görürsem anında bildiririm. Gerekirse sizi yatağınızdan kaldırarak...
Paylaş