Paylaş
Sen; bir zamanlar ‘Yeşil Kuşak İslamı’ adındaki ABD yapımı sömürü dinine ve emperyalizme uşaklık ediyordun, şimdilerde ise itibar göremediğin bir cemaate öfken yüzünden ABD ve dinler arası diyalog düşmanı kesildin.
Ona buna ‘din baronu’ diye saldırıyorsun.
Uzun zamandan beri sakladığın paslı dişlerini yeniden çıkararak, ‘ikiyüzlü varakpâre’de iki kez de bana saldırmışsın.
Neymiş efendim!
Ben, Hürriyet Com.tr’deki ‘Korsan İslamlar’ başlıklı yazımda “İslam Kur’an’dadır, gerçek İslam’ı Kur’an’da bulursunuz; Batılıların icat ettikleri Ilımlı İslam’da, BOP İslamı’nda değil” demişim.
Allah şehadetini kabul etsin!
Evet, aynen öyle diyorum. Bununla kastettiğim, Kur’an’ın onaylamayacağı bütün ‘sözde İslamlar’ı dışlamaktır.
Sen buna katılmıyorsun, denetim hakkını Kur’an’a vermeyi kabul etmiyorsun.
Allah, beni benim bu imanımla, seni de senin o imanınla haşretsin! Kimin âhiretinin berbat olduğunu o zaman görürsün.
Benim ‘Kur’an’daki İslam’ adlı kitabımı, söz ve söylemimi sünneti dışlamak olarak anlamak tam bir ahmaklık, bunu halka bu şekilde propaganda etmekse tam bir namussuzluktur.
Kur’an, “Peygamber’e uyun!” demiyor mu? Defalarca diyor. O halde, Kur’an’daki İslam, Peygamber’e uymayı otomatik olarak içermektedir.
Haysiyetsiz yobaz! Bir adam, hem Kur’ancı hem de Kur’an’ın tebliğcisi olan Hz. Peygamber’i dışlayıcı nasıl olur? Senin ruhun, idrakin, vicdanın, insanlığın, insafın yok mu?
Senin hiç değilse hayvanlığın da mı yok?
Benim ‘Kur’an’daki İslam’ demem, İslam’ı anlatırken bu tarzı seçmem, tevhit dininde din adına son sözü söyleyen kaynağın da tek olması gerektiğine vurgu yapmak içindir. Elbette ki İslam’ın din kaynağı denince sadece Kur’an’ın anlaşılmadığını biz de biliriz. O bir teknik, ilmî meseledir. Benim söylediğim ise İslam’ın temel ilkesi olan tevhit (birlik) umdesine vurgu yapmaktır.
Aynı vurgu, benim ifadelerimin aynısıyla, yüzlerce muvahhit bilgin tarafından asırlardır yapılıyor. Bu vurgu, benden daha ısrarlı ve keskin ifadelerle Gazalî gibi bir bilgin tarafından bile eseri el-Müstasfa’da yapılmıştır.
Sen bunları bilir misin? Bilebilme şansın var mı?
Ben, ‘Kur’an’daki İslam’ derken ilk miyim, tek miyim? Hayır! Benden önce yüzlercesi var. Ben gökten inmedim, yerden bitmedim. İslam mirasının eserlerini, ulemasını izleyerek bu noktalara geldim.
Hayatımda bir gayrımüslim okulun önünden bile geçmedim. Baba ocağında, aynı zamanda hocam olan babamdan ana dilimden önce Kur’an dilini, Türk alfabesinden önce Kur’an alfabesini öğrendim. Türkiye’de ve Batı mekteplerinde 30 yıl Arap Dili ve Edebiyatı, Kur’an ilimleri okuttum.
Bütün bunlardan sonra, her şeyi bir kenara koyup da senin gibi hurafeci, örtülü şirk hamallarından din mi öğreneceğim?
Dinde son sözü söyleyecek kaynak vurgusu başkadır, dinin kaynakları vurgusu başkadır. Sen bunların farkını anlayacak ilme, irfana, deneyime, en önemlisi iyi niyete sahip misin?
Bütün kaynakların son denetleyicisinin, son hüküm merciinin Kur’an olduğunu, olması gerektiğini inkâr edebilir misin? Edersen, İslam adı altında İslam düşmanı oryantalistlerin ekmeğine yağ sürmüş olmaz mısın?
Benim anlatmak istediğim işte bu.
Ama senin gibi kara cahil bir hurafe soytarısı bu incelikleri ya hiç anlamıyor yahut da anladığı halde iblisane bir siyasetle anlamazlıktan geliyor. Kalem elinde, aklına geleni yazıyorsun. Sömürdüğün tek şey, bu konuları gereğince bilmeyen halkın duygularıdır.
Buna tenezzül edecek kadar düşük bir adamsın sen. Tıpkı bütün hurafeci, echel yandaşların gibi…
Bir defa şunu bil:
Ben, Kur’an’ı, en büyük hocam olan babamın önünde üç yaşında öğrendim, 9 yaşımda ezberledim. Onbeş yaşıma geldiğimde, yine o babanın verdiği eğitimle, İslam din kaynaklarının ana kitaplarını özgün dillerinden okuyabiliyordum. Sonraki yıllarım ve hizmetlerim, milletimizce bilinmektedir.
Senin gibi kıskançlık marazına yakalanmış nankörler itiraf etmese de, kırk yılı aşkın zamanım, şükürler olsun, İslam’a, insana, ilme, irfana hizmetle geçti. Binlerce öğrencim ülkenin dört bir yanında hizmet vermektedir. Her biri ‘best seller’ olmuş altmış küsur kitabın altında imzam var.
Ve hâlâ sürüp giden hizmetlerimin heyecanı ve şükrü içindeyim.
ELLİ YILDIR SEN NE YAPTIN, SÖYLE!
Aşağı yukarı aynı yaşlardayız. Bu süre içinde sen ne yaptın, söyler misin?
Daha bir eleştiri yazısını, muhatabının adını açıkça zikrederek yazacak mertliğe ulaşamamışsın. Kancık bir eda ile kıvırıp duruyorsun.
Ama yazamazsın! Hayatında bir gün olsun maskesiz dolaşmadın; mertçe, yiğitçe konuşmadın.
İslam tarihi, İslam fıkhı ile ilgili eleştiriler yaptığım için, beni, ‘ulemaya kafa tutmak’la itham ediyorsun.
Senin Müslümanlığın bu mu!
Eleştirisiz ilim, irfan, tekâmül olur mu? Eleştiri yapmayacaksak yıllarımızı bilgi edinmek için neden harcadık?
Kur’an bize, kendisinden başka eleştirilmez kitap, Hz. Peygamber’den başka eleştirilmez kişi olmadığını öğretmedi mi? Bunun aksini düşünmek şirk alâmeti değil midir?
Sen Şintoist misin? Ecdada, ulemaya mı tapıyorsun sen?
Ben Kur’an müminiyim. Ulemayı hem başımın üstünde tutacak kadar sever, sayarım; hem eleştiririm. Ulema bundan asla rahatsız olmaz. Sen kimsin de ulema adına ahkâm kesiyorsun!
Senin gibi kara yürekli eblehlerin, ‘tekfir’ edecek kadar saldırdıkları İmamı Âzam’ın, sahabîleri bile eleştirdiğini bilmez misin? Nitekim İmamı Âzam, bu tavrı yüzünden senin gibi echel yobazların ağır hücumlarına uğramıştır. Sen bunları belki de bilirsin ama hesabına, saplantılarına ters düştüğü için saklarsın. (devamı yarın)
Paylaş