Paylaş
Geçici bir felaket olan depremin sürekli bazı felaketlerin belirginleşmesinde oynadığı büyük rol, Allah'ın, kahırdan çıkardığı lütuflar arasındadır.
Ülkenin ve insanımızın anasını ağlatan bu ‘‘sürekli ve inatçı felaketler’’den biri de kinin dinleşmesidir. Bunu, dinin kinleşmesi olarak da ifade edebilirsiniz. Her iki halde de anlatılmak istenen şudur:
Deprem, daha ilk gününden itibaren ortaya çıkardı ki, ‘‘álemlere rahmet olan Peygamber’’ tarafından tebliğ edilmiş muazzez dinimizi, dinmez kinleriyle doymaz iştahlarına tatmin aracı yapanlar kendi kabullerine zıt gördükleri hiçbir insana hiçbir hal ve şartta en küçük bir acıma ve anlayış duygusu taşımazlar.
Yıllardır söyleyip durduk: Tarihin çok gerilerinden beslenip gelen bu katran taşıyıcı damar, sömürdüğü dinin Peygamberi'nin evladına bile acımamış, anlayış göstermemiştir. Bundan dininize onay, kendinize anlayış beklemeyin, yanarsınız!
Ne yaptı, kini dinleştiren zihniyet? Hep birlikte izledik. Daha ilk saatlerden itibaren, en kodamanlarından en hırpanilerine kadar aynı habis nakaratı okumaya başladılar: Bize ettiler ve buldular.
Kim kime ne etmiş de kim neyi bulmuş? Ne olmuş? Koca bir bölge yıkılmış, yirmi bini aşkın insan ölmüş, camiler-minareler yerle bir olmuş. Ama habis nakarat haykırıyor: Bize ettiler ve buldular... Kim?
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda devir-teslim töreni yapan askerler. Kim o askerler? Anadolu'nun alnı secdeli analarının evlatlarından iki yüzü aşkın erle üç beş tane komutan...
Kara damarın katran kanını taşıyan zihniyet, işte o birkaç komutana duyduğu kin yüzünden hem enkaz altında kalan o Mehmetçiklerin ölümüne sevindi, hem de deprem felaketine uğrayan on binlerce yurttaşımızın acısını adeta şölen yaparak izledi.
Öyle şaşırmış, öyle freni patlamış ki bu zihniyet, bir kentin bu zihniyete mensup belediye başkanı, enkaz altından çıkacak ölülerden söz ederken, karşılaşacağı ‘‘zorluğu’’ ekranlardan şöyle dile getirebilmiştir: ‘‘Şimdi bu enkazlar altından bir yığın leş çıkacak.’’
Utan, utan! Seni o kente ‘‘başkan’’ yapan, o ‘‘leş’’ dediğin insanların oyları. Bu mudur sizin insan anlayışınız, bu mudur sizin vefanız ve şükranınız?
Yürekleri çürümüş ki böyle hissediyorlar. Ama anlaşılan, akılları da çürümüş ki bunu uluorta sergilemekte bir sakınca görmüyorlar.
Bu ne kindir Allahım, bu ne idraksizliktir?
Ben bu zihniyeti dindar sayar mıyım? Dindarlık nerede, bu zihniyet nerede! Dindar, toplum için bir rahmettir, bu zihniyet ise kara bir bela!..
Yazıklar olsun böylesi bir anlayışa!.. Ve rahmetler olsun enkaz altında ölen Mehmetçiklere, komutanlara, tüm yurttaşlara...
Ey millet, kendine gel!
Yeraltını bilmem ama yerüstündeki en yıkıcı, en kahırlı ve en dinmek bilmez deprem, senin yüreğinin derinlerindeki kutsal değerleri sefil hırslarına araç yapan bu zihniyettir.
Paylaş