Paylaş
‘Demiryolları meselesi de ne demek? Bu da nereden çıktı?’’ diyebilirsiniz. Bendeniz öyle düşünmüyorum. Üstü, sürekli ve bilinçli bir biçimde örtülmekle birlikte, bir demiryolları meselemiz vardır. Çünkü dünyanın en ‘‘azgın ve azman trafik canavarı’’ bizim ülkemizdedir. Ve demiryolları, bu canavarın en etkili düşmanıdır.
O, yarı cinayet - yarı kaza olarak algılanan ve otuz kişinin ölümüyle sonuçlanan facianın ertesi gün, Ali Kırca, bendenizi, ATV Ana Haber Bülteni'ne konuk etmişti. Tempo Dergisi'nin, 8 yıllık temel eğitim konusunda benimle yaptığı röportaj bağlamında sorular sormak üzere...
Soruları cevapladım. Ama sonunda, Sevgili Kırca'nın hoşgörüsüne güvenerek, kendimden bir ekleme yaptım. Acısını derinden duyduğum o ‘‘trafik faciası’’ ile ilgili birkaç cümle söyledim. Sözlerimin esası şuydu: Trafik felaketlerinin önlenmesinde bu ülke, çok ivedilikle gündeme getirilmesi gereken bir şeyi, demiryollarını her ne hikmetse, ısrarlı bir biçimde görmezlikten geliyor.
* * *
Düşüncemi paylaşan ve ‘‘Allah razı olsun’’ diyen birçok telefon ve faks aldım. Fakslardan biri çok önemli ve anlamlı. Çünkü TCDD Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Tekin Çınar'dan geliyor. Önce onu (kısmen özetleyerek) görelim:
‘‘1 Eylül akşamı, Ali Kırca ile yaptığınız söyleşiyi büyük bir merak ve dikkatle izledim. 140 yıllık bir maziye sahip TCDD işletmesinin genel müdürü olarak, demiryollarının sorunları ile ülke gerçeklerini bu kadar açık, net ve doğru bir şekilde yansıttığınız için minnet duygularımı size iletmekten gerçekten mutluluk duyuyorum... Demiryolları, tam 140 yıldır ülkenin can damarı. Bu ülkenin ekonomisine, turizmine, sosyal ve kültürel yaşantısına adeta damgasını vuran eşsiz bir kurum...’’
‘‘Ulu önderimiz Atatürk döneminde altın çağını yaşayan, kıraç Anadolu topraklarına hayat veren demiryolları, ne yazık ki, 1950'li yıllardan itibaren ihmale uğratılma durumunda. Yıllardır, ülke gerçekleriyle bağdaşmayan yaklaşımların sürdürülmesi, çağımızın en güvenilir, en rahat ve en ekonomik ulaşım sistemini, çok acıdır ki, ikinci plana itmiş durumda. Ve bu durum hâlâ sürüp gidiyor.’’
‘‘Karayollarında ise ölüm kol geziyor. Boyutları her geçen gün biraz daha artan, bağrımızda derin yaralar açan ‘trafik canavarı'na toplum olarak ‘dur!' demenin zamanı geçiyor. Bu canavara ‘dur!' diyebilecek alternatif çözüm ise demiryollarıdır.’’
‘‘Bizlere vereceğiniz destek, çalışmalarımıza ışık tutacağı gibi, belki de çağdaş demiryolculuğun meşalesini ateşleyen ilk fitil olacaktır.’’
Sayın Genel Müdür'e bu duyarlılığı için, ülkemiz ve halkımız adına teşekkür ediyorum. Ve diyorum ki:
Çağdaş demiryolculuğun meşalesi bu ülkede, yıllar önce yakılmıştı. Ne yazık ki bu meşale, eğer yanılmıyorsam, bilinçli ve ısrarlı bir biçimde, ışık saçamaz hale getirildi. Neden? Zalim kapitalizm keyif çatsın diye. Ulaşım ve taşıma, tümüyle karayollarına binsin ve daha çok otomobil satılsın! Ötesini söylemeye gerek var mı?
* * *
‘‘Ötesi’’nin bir parçası, dolan ve asla doymayan keseler, bir parçası da ölüp ölüp giden canlar ve sakat kalan onbinler ve onbinler... TCDD'ye elli yıl öncesinin teknolojisiyle yapılacak bir müdahalenin bile üçte bire indireceği yolları, birkaç saat, bazen birkaç dakika kazanalım diye karayoluyla gidiyoruz ve olanlar oluyor. Sadece ilkel virajların ortadan kaldırılmasının, yüzde otuzluk bir zaman kazandıracağı, uzmanlarınca söylenen demiryollarına eğilmenin, akıl almaz bir inatla sürdürülmesinin vücut verdiği derin ıstırabın günahını acaba kimler ödeyecek?
Zaman zaman, başımızdaki musibetlerin şiddetini ifade için ‘‘işgal ordularının kötülüğü’’ deyimini kullanırım. Yine bu deyimi kullanarak söyleyeceğim: Acılarımızın arkasındaki ‘‘işgal orduları’’ndan biri de demiryollarını ihmale göz yuman umursamazlıktır.
Bu ülkeye düşman olmayan herkese sesleniyorum: Allah aşkına, şu demiryollarını gündeme alın! Kazananlara kazandıkları, acı çekenlere de çektikleri yeter artık! Bundan sonraki umursamazlıkları ‘‘gaflet’’ kelimesiyle ifade etmekte zorlanacağız, haberiniz olsun!
Paylaş