Paylaş
‘Caferiler Sapık mı?’ başlıklı yazımın yayınından beri (2 hafta içinde) aldığım telefonların sayısını tespit edebilmiş değilim. Ama şu satırları yazmaya başladığım dakikaya kadar aldığım faksların sayısı altı yüz küsur. Her yaştan, her meslekten insan faks çekiyor, içini döküyor, beni kutluyor. Ve elbetteki övüyor.
İş, bu değil, sevgili canlar! ‘‘Mefsedetin giderilmesi, menfaatin devşirilmesinden önceye alınmalı'' kuralınca, sizler beni övmek yerine, sizi ve İmam Sadık Hazretleri'ni sapık ilan eden zulmün kök salmaması ve yeni Emevi-Yezit oyunları tezgâhlanmaması için gerekeni yapın. Fakslarınızın adresi ben değilim. En azından öncelikli olarak ben değilim. Hem benim övgüyle filan ne ilgim var? Övgü bana hiçbir şey ifade etmiyor. Ben, hiçbir adımımı insan övgüsü için atmadım ve atmayacağım. Allah şaşırtmasın.
Gönül hoş etmeyi bırakalım da yolu dikenleyenlerle uğraşalım. Gönül kalsa da olur, ama yol kalmamalıdır. Yollar Yezit dikeniyle vuruluyor, buna karşı çıkın. Yaşar Nuri'nin, övgüyle değişecek bir şeyi de yoktur, gelişecek bir şeyi de...
* * *
Caferi canların, Yezitçi saldırganın hakaretini kınayan veya lanetleyen fakslarının büyük çoğunluğu Adana ve yöresinden. İkinci sırayı Iğdır alıyor. Meslek grubu olarak birinci sırada esnaf ve tüccar canlar, ikinci sırada öğrenciler, üçüncü sırada ise din görevlileri geliyor.
Şimdi hiçbir yoruma ve açıklamaya gitmeden, fakslardan bazı pasajlar vermekle yetinecek ve şunu söyleyeceğim: Benim beklediğim şuur ve aksiyon çizgisi bunun daha ötesinde ve ilerisindedir.
Din görevlisi canların fakslarından bazı satırlar:
‘‘...Biz, bildiğiniz gibi fıkhi anlamda Caferiyiz. Allah'a ibadet edenlerin tümünü kardeş kabul ederiz. İnsanları damgalamayı, inancımız gereği uygun görmeyiz... Sizin Hakk'ı haykıran mücadele stilinizde biz, mükemmellik görmekteyiz ve yalnız olmadığımızı anlamaktayız. Zorbalığının yanı sıra, bağırıp çağırmayı, onu-bunu horlamayı hakkı sanan zihniyet, bize yabancı bir zihniyet değildir. Asırların üzerimize karabulutlar gibi indirdiği bağnaz düşünce... defalarca belirttiğiniz gibi ‘saltanat sadizmi' bataklığında debelenmeyi âdet edinenlerin zehirli armağanıdır...''
‘‘Biz, İmam Cafer Sadık'a saldırılmasının, onun yüksek zatına hiçbir halel getirmeyeceğinden tamamen eminiz. Ancak o büyük insana dil uzatan bedbaht zihniyetin kendi bindiği dalı kesmek basiretsizliğini göstermesini hayret ve ibretle karşılıyoruz. Zira İmam Cafer, İmamı Azam'ın üstadıdır. İmamı Azam, onun talebesi olmakla övünmüş ve ‘‘Onunla olduğum iki yıl olmasaydı Ebu Hanife mahvolurdu'' buyurmuştur. İmamı Cafer'i ret etmek, dolaylı da olsa İmamı Azam'ı ret etmek olur. İmamı Cafer'e hakarete yeltenen bedbaht, kendini mezhepsiz ve kimliksiz ilan etmiştir.''
‘‘Bu talihsiz saldırı Caferiler'i inançlarına daha sıkı bir şekilde bağlamıştır.''
‘‘Ehlibeyt'e yapılan bu saldırıyı Hak lanetlediği gibi, Hakk'ı düşünenlerin gönülleri de ilelebet mahkûm etmiş, lanetlemiştir. Bizler de Ehlibeyt dostları olarak bu düşünceyi her platformda lanetlemekteyiz... Allah'ın selam ve rahmeti, hakkı yaşayanlaradır!''
* * *
Bazı satırlarını verdiğim bu faksın altındaki yirmiyi aşkın ilahiyatçı Caferi canın adlarını buraya kaydetmek istemiyorum.
Bir grup öğrencinin imzasını taşıyan çok anlamlı bir başka fakstan bazı satırlar okuyalım: ‘‘Yıllardır basındaki yazılarınızla, TV programlarınızla ve samimi Müslümanlar'a kazandırmış olduğunuz eserlerinizle, ülkemiz insanlarının barış ve kardeşlik içinde yaşaması için, cumhuriyet düşmanı, din sömürücüsü bağnazlarla mücadele ediyor, hak ve doğruyu savunuyorsunuz... Ehlibeyt sevgisiyle yoğrulmuş doğru özü ve doğru sözü şahsınızda görmüş olmaktan mutluluk duyuyor, yaymaya çalıştığınız ışığın, inkâr içinde ve Yezidi düşüncelerin karanlığında kalan yürekleri aydınlatmasını diliyoruz.''
Paylaş