Paylaş
Herkes kendi anadilinde ibadet edebilir mi? Başka bir deyişle, her Müslüman, dininin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'in çevirisini okuyarak ibadetini yapabilir mi? Daha pratik ve güncel bir ifadeyle, İslam'ın temel ibadeti olan namazı, içinde okunan dua ve ayetleri, herhangi bir dildeki tercümelerini okuyarak kılabilir miyiz?
Nihayet, en sıcak ve hayati soru olarak şu soruluyor: Namazlarımızda, ‘‘namazın ruhu’’ olan Fatiha'yı çevirisinden (mesela Türkçe çevirisinden) okuyabilir miyiz?
Ülkemizde, din konusunda son yarım yüzyılın en ciddi sorunlarından biri ve yaşadığımız günlerin din alanında en hararetli sorusu, işte bu son cümlede özetlediğimiz sorudur.
Soruya verilen cevapların ‘‘evet’’ kutbunda kümelenenleri de, ‘‘hayır’’ kutbunda kümelenenleri de ne yazık ki ideolojik ve siyasal olmuştur. Tamamen dinsel ve bilimsel cevaplar gerektiren bu soru, bir tür parti kavgasına dönüştürülerek desteksiz ve kaynaksız iddia ve ithamların ağırlık kazandığı bir çekişme zeminine vücut verir hale getirildi. Bilimsel cevaplar verme durumunda olanlar bile ‘‘siyaset ve inat kokan söylemler’’ sergilemekten kurtulamadılar. En iyi ihtimalle, üçüncü-dördüncü dereceden kaynaklara yollama yaptılar veya yapabildiler. Ne yazık ki, o kaynakları da inat ve siyasete alet etmekten kurtulamadılar. Oysa ki, bu soruların veya sorunun cevabı tartışmasız temel kaynaklara gidilerek son derece açık ve net bir biçimde verilebilirdi. Verilmedi veya verilemedi. Duyguları saf, niyeti temiz, fakat bilgisi yok denecek kadar az olan halkımız, birçok konuda olduğu gibi, kaosa-kargaşaya itildi.
Olan, her zamanki gibi, yalana teslim edilmiş halka oldu. Ve halk, yüzlerce-binlerce başvuruyla önümüze sorular yığdı. Benim ve benim gibi daha birçok ilahiyatçı bilim adamının...
Şimdi ben, kendime düşeni yapmak istiyorum. Birkaç aydan beri yoğun bir gayretle taradığım fıkıh kaynaklarını hareket noktası yaparak, halkımızın ısrarlı sorularına İslam mirası içinden cevaplar getirmek niyetindeyim.
Tespitlerimin tümünü, burada ve gerekirse birkaç televizyon programında halkımıza sunacağım.
1. ‘‘Anadilimizde ibadet edebilir miyiz?’’ sorusuna verilecek cevap veya cevaplar asla bir ‘‘reform’’ alanı ve gayreti oluşturmuyor. Bu meseleye cevaplar aramak bir reform konusu değildir. Yıllar, hatta yüzyıllardır ve hatta Hz. Peygamber devrinden beri tartışılmış ve cevapları verilmiş sorular söz konusudur. Cevaplar verilmiştir ama ‘‘bazı sebepler’’ yüzünden bu cevapların üstü örtülmüş veya çehreleri değiştirilmiştir. ‘‘İslam’’ başlığı altında ele alınacak daha birçok konuda olduğu ve yapıldığı gibi...
Evet, bu konuya reformcu bir zihniyetle ve reform teranesiyle girmek İslam'a da insana da zarar verir. Esasen buna ihtiyaç da yoktur.
2. Bırakın reformu, bu konuda bir ‘‘içtihad’’a bile gerek yoktur. Çünkü bu konuda bağlantılı tüm meselelerin çözümü, mevcut fıkıh mirası içinde mevcuttur. Yeter ki tembelliğe, saptırmaya ve hele hele siyaset ve istismara gidilmesin...
3. Anadilde (veya tercüme ile) ibadet meselesinin esasını Kur'an ayetlerinin okunması oluşturmaktadır. Kur'an dışındaki dua pasajlarının herhangi bir dildeki çevirilerinin okunup okunmayacağı, tartışmaya bile açılamaz, açılmamıştır. Onları, isteyen istediği dilde okuyabilir.
4. Cemaatle kılınacak namazlar açısından da böyle bir tartışma yoktur, olamaz. Çünkü cemaatle namaz, nerede ve kimin imamlığında kılınırsa kılınsın, ehliyetli bir kişi tarafından kıldırılmaktadır. O halde, bu noktada ‘‘Kur'an ayetlerinin tercümesine ihtiyaç’’ duyulmasından söz edilemez.
Cemaatle, özellikle camide-mescitte kılınacak namazda Kur'an'ın orijinal metninin okunması hem hiçbir problem yaratmaz, hem de Müslümanların evrensel birliğinin tüm coğrafyalarda ortak belirişi olarak hayati önem arzeder. O halde, ‘‘tercüme ile ibadet’’ meselesinin tartışma alanı, bireysel ibadetler (münferiden ibadet) alanıdır. Tercüme ile ibadet gündeme getirildiğinde camiyi-cemaati ortaya sürmek ve tartışmayı buradan yürüyerek yapılandırmak tamamen yanlıştır; kötü niyet ürünü değilse abesle iştigaldir.
(Devam edecek)
Paylaş