Aşkın Rengi Siyahtır

NAMIK KUYUMCU, kente damgasını vurmuş şairlerimizden biridir. Hem de bir kültür adamı olarak oldukça önemli hizmeti vardır. Benim pek sevdiğim, imrendiğim ve üzerine titrediğim bir siyah silahşor gibidir. Hep siyah giyinir, hep siyahi aşklar ve simsiyah devrimler peşindedir.. Malum, benim de siyaha vurgunluğum "Siyah Şarkılar" isimli kitabımla açıklanmıştı.

Haberin Devamı

Şimdi Namık’ın "Aşkın Rengi Siyahtır" isimli çok derinlikli yorumlar içeren bir deneme kitabıyla karşı karşıyayım. Devrimci düşüncelerinden dolayı yaşamının en genç yıllarından altısını hapishanelere armağan eden Namık, üç şiir kitabı yayınladı. Yayınevi kurucusu oldu. Ahmet Piriştina döneminde belediyede kentin kültür yatırım ve eylemlerini yöneten Ünal Ersözlü ile bir-iki dürüst ve güvenilir kültür adamından biri oldu.. Ötekileri çok yakından tanımıştım çünkü.. "İzmir Aydın ve Sanatçılar Platformu" ile "Türkiye Yazarlar Sendikası" İzmir temsilcisi olan Namık ile söyleşimize hemen geçelim.

DUYGU ŞİMŞEKLERİ

Æ Kitabınızda; "Aşkı, ayrılıklardan uzak yaşamak mümkün değil" diyorsunuz. Aşk, kavuşamamak mıdır?

Æ Aşk, duygu şimşeklerimizin beklemediğimiz bir zamanda ve yerde çarpışması, şefkat ve şehvet arasında gidip gelen kamaşmadır bir bakıma. Önemsemek ve önemsenmek yolculuğu ne kadar sürer ve neler yaşanacaktır, bilinmez. Bir aşkın nerede ve nasıl biteceği de kestirilemez. Bir sonunun olması, belki de en büyülü, çekici, acıtan, durmadan kamaştıran, tuhaf ve tutkulu hallerimizi koşulluyordur. Hep tetikteki tedirginliğimizin temel nedenidir, bir gün biteceğini bilmek sezgisi ve öngörüsü.

Yaşamak denilen sürtünmek, eskimek, değişmek, dipsizlik ve kaostan, aşk da payına düşeni alacaktır kuşkusuz. Yaşadığımız her gün, o kahreden sona doğru yaklaştığımızı düşünmeden ama tedirginlikleri çoğaltarak, vahşice biraz daha yaklaşırız. Ayrılıktır, sinsice bekleyen ve gidişin ayak izlerine çekici, tuhaf işaretler serpiştiren. Hissedişlerimize bile öfkelenir, saldırganlaşabiliriz. Hiç beklemediğimiz bir zamanda, yerde ve biçimde, bir gün ayrılıveririz! Şaşırarak ve belki çığlık çığlığa..Ya da sessizce içimizdeki cam kırıklıklarına yaslanarak.. Eşit duygularla ve aynı anda bitmez çoğunlukla...Bir taraf daha çok kanar...

SİYAHIN GİZEMİ

Æ Aşkın rengi neden siyahtır?

Æ Siyah gizleyen olarak bilinse de, daha çok dikkat çeken ve gizemin içinde, saklananı gösteren bir renktir. İddialı bütün insanlar siyahı çok sever ve iyi taşır. Siyah tek bir renk değil, birçok rengin bileşimidir! Pandomim sanatçıları ve bazı oyuncular sahneye siyahla çıkar. Kitabımdaki "siyah", bir renk tanımlamasından öte, bir durumun ve ilişkiler dinamiğinin gösterilmeye çalışılmasıdır. Bir aşk ilişkisi başlarken; kırmızı, pembe, beyaz, turuncu, sarıdır belki.. Ama yaşanmaya başladıktan sonraki tek rengi siyahtır.

Bu kötü anlamda değil; derinliğin, sürtünmenin, bilinmeyenin, kaosun ve değişimin diyalektiğidir ilişkiler tarihinde. Siyahı matem rengi olarak görmenin dışında, felsefi bir kavrayış algısıyla yaklaşmak gerekir. Üstelik, herkesin beyaz olduğunu iddia ettiği ve "seviyeli ilişkiler" yaşadıklarını söyledikleri yerde, siyah olmak ve siyahta durmak iyidir... Bir aşka da en çok siyah yakışır. Aşkın özneleri, siyahta dipsizleşerek, kamaşarak, kendi derinliğinin yolculuğunu tırmalayacaktır. Herkes ilişkiyi tanıdıkça, içini ve rengini, siyah tuhaflıkta anlamlandıracaktır! Herkesin siyahı başka olarak ve başka bir siyah koşuda, herkes kendi farkını yaratarak...

KADIN İSTERSE

Æ "Kadın isterse aşk olur" diyorsunuz. Niye?..

Æ Kadın, erkek egemen dünyada, kendi zekasını ve derin duyarlılığını geliştirerek, korunmasını da içeren, "özel gerçekleştirme alanı" yaratmış durumda. Kendini geliştirmiş kentli kadın her zaman seçendir. Erkeklerin şişmiş egosu bunu kabul etmek istemez. Kendini geliştirmiş ve hayata itiraz edebilen kentli kadın için; erkek aday çok fazladır her zaman. Erkekler, biraz da kendi budalalıkları içinde kaybolmuş ve elde etmek şehvetinin tufanında, şaşırtıcı ataklar yapan, verici, sevecen, "farklı adam" rolündedir. Dudaklarından çıkan sözlerle, yatak odalarının kıyısı arasındaki gerilim hattında, en üretken zamanlarını, en centilmen duruşlarını ve sahtekarlıklarını sergilerler. Çoğu, sonradan "yalancı" diye anılacaktır!

Kadın, istediği birisini seçer; sevgili, hayat arkadaşı, eş ya da çocuklarının babası yapar. Aslında bu anlamda avcı bilinen erkek, avdır. Kadın da gizli bir avcı! Erkekler kendilerini avcı sanmaktadır ve daha başka zevkli avlar sonsuza dek onları bekliyor olacaktır! Tragedya burada yazılmaya başlar.. Sonrası malum.. Geleneksel erkek tutum ve tavırları kadını acıtarak ve örseleyerek geliştirmiş ve erkekler bu anlamda kendi canavarını yaratmışlardır! Kurban olmaktan kaçamazlar çoğu zaman!

AŞK HÜNERDİR

Æ Aşık olmak beceri işi midir?

Æ Beyni ve yüreği, taban astarıyla ve topuk nasırıyla yer değiştirmemiş her dünyalı aşık olabilir! Aşkın yaşı, cinsiyeti, ırkı, vatanı, toprağı, milliyeti ve sınırları yoktur. Aşk cumhuriyeti varsa eğer; bunların hepsini içermek zorundadır. Tüm silahlardan arındırarak. Hiçbir ayrım ve ötekileştirme devletine yer yoktur, aşkın cumhuriyetinde! Bu da o zaman "kendiliğinden tümüyle devrimci ve eşit bir aşk cumhuriyeti"dir.

Hüner, aşık olduktan sonra ilişkiyi yürütebilmektir. Toplumsal ilişki ve alışkanlıkların iki yüzlü kodları, erkek egemen dünyanın mülkiyetçi refleksleri, sahicilikten çok imajın belirlediği alanlar, emek ve yaratmaktan çok hız ve tüketim albenileri, bağımlılıkların sorumluluk olarak dayatılma çabaları, samimiyetin kıskançlık ve suistimal ataklarıyla incitilmesi... Bunlar aşkın derinden etkilendiği ve yaralandığı yerleri.. Bu vahşi kuşatmanın, arsız dayatmanın, hırpalayıcı ve alçak ısrarın karşısında durabilmek, gerçekten hünerdir! Kadın adına daha çok hünerdir.

Kılıç çekmesi gerekenler en yakınındadır: baba, erkek kardeş ve eş figürü; zihinsel ve duygusal şiddetiyle aşılmalıdır. Yerle bir edilmelidir hatta. Edilebilir, zordur. Başaranlar her geçen gün artmaktadır. Bu da başka türlü bir kazanım ve derinleşmek olanağıdır. Aşkın haritasını, tümüyle yeniden çizebilecek delişmenlere ihtiyaç vardır..

78 KUŞAĞI

Æ Aşk, devrimci midir?

Æ "78 Kuşağı" diye anılan kuşağımın yaşadıkları da, yazdıkları da önemli bir dönemin belleğidir. Biz, 80 darbesi ve kırılmasını yaşadık. O dönemdeki ateşlerin pek çoğunun külleri bile küflenmiştir. Ne ki az da olsa, kendisini küllerinden sıyıran ve ateş olup, önce kendisi için yanan, güzel insanlar vardır.

Sonraki kuşağın belleksizleştirilip, sürüleştirilmesine inat, diyeceklerimizin ve paylaşacaklarımızın olduğuna inanıyorum. Aşk ve devrim, içi boşaltılmış yanlarından ve yanlışlarından kurtarılarak ve kılçıkları ayıklanarak, yeniden tanımlanmalı hepimiz için! Kültürel sanatsal ürünleri, bu anlamda önemli bir olanak olarak görüyorum.

Aşk herkese ve her şeye rağmen devrimcidir. Kendisi için ve kendiliğinden böyledir. Kimse bunu engelleyemez ve sınırlayamaz. Tüm önceki durumları, duruşları aşan ve yeni bir yere çağıran halleri vardır! Görebilirsek, yenilikçidir. Yaşayabilirsek, devrimcidir de. Geldiğinde, öncesi ne varsa yıkar! Ne ki bir gün eskidiğinde, egemenliğini ilan ettiği tuhaflıkta, yıktığı yerden yara alıp yıkılacaktır kendisi de. Çünkü her aşk öncekine ihtilal gibidir biraz! Egemen ve iktidar olduğu her yerde de, başka bir aşk yani ihtilalle yıkılacaktır!

Namık Kuyumcu şiirin silahşorudur, devrimci bir kültür adamıdır, hep siyah giyinir, böylece topyekun aşık olunacak bir simge oluşturmuştur.

Haberin Devamı


Namık Kuyumcu

mapusane diplomalı şairim

ustasıdır sözün ve aşkın

hem kuyumcu hem çapkın

ne şiirden vazgeçer ne yardan..

yakışıklı mı yakışıklı

şair mi şairdir.

hem de en siyahından.

nazar değmesin, püf püf püf

kızlar kavrulsun imbatından.

Yaşar Aksoy

23.12.2004, Saat:18.00

Haberin Devamı

Namık Kuyumcu’nun söyleşi ve Kitap Fuarı etkinlikleri..

 Kitabınız ne durumda? 

Birkaç ayda 4. baskıya ulaştı. Popüler aşk kitaplarının çoğunluğuna hakim, yavan ve düşük ayarlı diline inat, estetik anlam ve dil kaygısının sahiplenilmesi hoş bir durum. Bir de İzmirli İlya Yayınları’ndan çıkmasına ve dağıtımdaki tekelleşme sorununa rağmen kitleye ulaşmayı becerdi. Tanıtımla ilgili "İzmir’de kıyamet koptu" diye takılıyorlar. Öğrendiğime göre, kadınlar daha çok ilgi gösteriyormuş .

 TÜYAP Kitap Fuarı’nda var mısınız?..

Æ Önce 15 Nisan’da Gazi Kadınlar Sokağı’ndaki Gül Kafe’de saat 19.00’da söyleşim var. Kardeşim Hakan Kuyumcu da gitar çalacak. Tüm sokağı siyaha boyayacağız, tavrımız, şiirlerimiz ve müziğimizle.. 18-26 Nisan’da Kültürpark’ta açılacak TÜYAP Kitap Fuarı’nda İlya Yayınları’nın standındayım. Ayrıca üniversitelere, liselere ve sivil kuruluşlara gidiyorum. İlgi ve duyarlılıklar çok sevindirici. İmzadan çok, sözü ve anlamı paylaşmayı önemsiyorum. Okur algısı çok gelişti ve zenginleşti. Öyle yatak odası ve aşk reçeteleriyle avutulan ahaliyi ve algısını bir tarafa bırakırsak; sıkı metinler bekleyen "iyi okurlar", biz yazarların da yüzakı sayılmalı. Birçok yazardan değil ama vefalı iyi okurdan, derinliği ve aşkınlığı fark eden; aşkın ve ateşin delişmen çocuklarından umutluyum...

Sevinç Pastanesi’nde buluştuk

Bir akşamüstü, benim Alsancak’taki merkez üssüm olan Sevinç Pastanesi’nde Namık Kuyumcu ile buluştuk. Aşkı, şiiri, kenti ve devrimi konuştuk.. Zaman, hızla aktı gitti..Bu fotoğrafı, garson Gencal çekti, iyi mi?..

Yazarın Tüm Yazıları