Kabus'un içyüzü

USA-Porto Riko maçı bir kere daha gösterdi ki, aynı soyunma odasında soyunup giyinmek, maçlara ve otele aynı otobüsle yan yana oturarak gidip gelmek, takım olmaya yetmiyor.

Uyumlu takım olmanın her gün -dışarıdan kolay gözükmeyen- yeni yeni göstergeleri ortaya çıkıyor. NBA basketbol yazarlarından birinin ABD-Porto Riko maçı için izlenimleri ilginçti.

Yazar maçtan önce, takımlar hazırlanırken Amerikalıların 8 topla, Porto Rikoluların ise 3 topla ısındıklarını yazıyor. Ve diyor ki, ‘Amerika takımında daha oyun başlamadan, neredeyse her oyuncu eline bir top alıp ilk bakışta insanı etkileyen müthiş smaçlar sergiledi. Buna karşılık Porto Rikolular, 4 kişiye düşen bir topla durmadan pas yaptı ve şut attı.’

Isınırken pas yapmayan bir takımın oyunda paslaşmasını beklemek hayal olur. Biz İstanbul’daki maçların sonunda USA takımının, ‘Şut özürlü’ olduğunu belirtmiş ve, ‘Bu oyuncuların gezegeninde 3 sayılık şut atmak yasak mı?’ diye sormuştuk. Cevabı NBA oyuncuları, Atina’da 24 üç sayılık atışın, sadece 3’ünü sayıya çevirerek verdiler.

Perişan olmuşlardı

USA takımı, Porto Riko’yu, Avrupa’ya gelmeden önce oynadığı 2 hazırlık maçında da farklı yenmişti. Bu yüzden yazarlar, Atina’daki -19 sayılık- Amerika basketbol tarihinin en farklı mağlubiyetini izah etmekte zorlanıyorlar.

Bu yazarlar içinde kötümser olanların kullandıkları başlıklar, ‘Basketbol artık sadece bizim oyunumuz değil.. Üstünlük devri kapandı... Bize şutör gerekliyken, biz ne kadar gösteriş meraklısı varsa onları alıp getirmişiz’ şeklinde.

İyimserler ise, ‘Hala bir mucize olabilir ve madalya ile dönebiliriz’ diyorlar. ABD’nin, Avrupa’daki hazırlık maçlarını hatırlayalım. İlk maçta zone savunma yapıp, potanın dibine toplanan İtalyanlara karşı perişan olmuşlardı. İkinci maçta aynı takiği oynayan Almanları, Iverson’un son saniyedeki şans eseri şutu ile yenmişlerdi. Sonra geldikleri Türkiye’de, oynadıkları 2 maçı zar zor önde bitirdiler.

Zone’a hazırlanamadılar

Biz onlara karşı hiç zone savunma uygulamadık. Çünkü Tanjevic’in gayesi, adam adama savaşıp maç kazanmaktan çok, oyuncu kazanmaktı. Bu yüzden bizle oynadıkları iki maçın da ABD’lilere faydası olmadı. Zone savunmaya karşı hazırlanamadılar. Porto Rikolular ise aylardır Amerikalıların izindeler. Onların uzak şut zaaflarını herkesten iyi bildikleri için ilk resmi maçta neredeyse tamamen zone yaptılar. Ve ABD’lilerin 24’te, 3 isabeti felaketin nedeni oldu.

NBA de her gün istatistik merakı artıyor. Öyle inanılmaz şeyleri saymaya başladılar ki, okuyunca ne kadar tecrübeli olursanız olun, hayretler içinde kalıyorsunuz. Girmeyen 24 şutun, 6 tanesinde top potaya bile çarpmamış. Bunlara ‘Uçan top’ diyorlar. 3 top sokup, 6 şutta topu çembere bile değdiremeyen takıma, ‘19 sayı fark az bile’ diyorsanız haklısınız. Bu takımın en iyi 3 sayı atıcısı, NBA’de 47. sırada. Yani Jefferson’dan daha iyi 46 tane 3 sayı atan adam var. Onları seçmemişler.

Ya Duncan olmasaydı

Amerikalı coachları esas üzen yedikleri 92 sayı.. Larry Brown ilk günden beri, ‘Biz ancak ölümüne savunma yaparsak kazanırız’ diyordu. Bu yüzden yedikleri 92 sayı kenar yönetimini kara kara düşündürüyor.

Uzaktan şut sokamadığınız zaman sadece 3 sayı fırsatını kaçırmış olmuyorsunuz. Çembere çarpan toplar neredeyse faul çizgisine kadar geri tepiyor. Bu toplar rakibin eline geçerse tek bir pasta, fast-break fırsatı yaratıyor. Şutu sokamadığınız bir yana, topu anında kendi potanızda fileden süzülürken görüyorsunuz. Bu yüzden yakında NBA’da, ‘Girmeyen toplar kaç metre geri tepti?’ diye istatistikler görürseniz şaşırmayın.

Takımda yenilgiye en çok üzülen oyuncu, dünyanın en iyi pivotu sayılan Tim Duncan. Dışarıdan şut atamayan ABD’lilere karşı zone savunmalarda rakipler, Duncan’ı bir önden, bir arkadan 2 kişi ile tutma şansını yakalıyorlar. Bu yüzden Porto Riko maçında Duncan’ın 15 sayı, 16 ribaund -11’i hücum- 5 top çalma 5 asist ve 2 bloğu havaya gitti.

Kötümser ve iyimser yazarların tek bir ortak noktaları var. Duncan, Virgin Adaları’nda doğmuş bir sporcu. Genç yaşında USA forması giydiği için artık doğduğu adanın formasını giyemiyor. Bu yüzden ‘Tim Duncan, ABD’li sayılmasa ve bu takımda olmasa halimiz ne olurdu’ diyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları