Paylaş
Geçen hafta Beşiktaş, “Türk basketbolunda zirvede ben de varım” deyip gelmişti. Biz de bir sonraki beklentimizin Ankara temsilcisi Türk Telekom olduğunu yazmıştık. Pazar günkü Fenerbahçe galibiyetiyle Türk Telekomlular da kapımızı çaldılar, “Biz de geldik” dediler. Ankara basketbolunun Türk basketbolu için önemini anlatmaya gerek yok. Türk Telekom, Ankara basketbolunda zirve yolu açarsa, Ankara basketbolu da Türk basketbolunu Avrupa’da zirveye taşır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Muratcan Güler son Fenerbahçe maçında savunma lideri olma yolunda bir adım daha attı. Bir takımın gücünü biz hep transfer edilen yabancı oyuncularla ölçeriz. Hâlbuki kulüp takımlarının iskeletinin temelinde ortaya kolay çıkmasalar da Türk oyuncular vardır. Türk Telekom’da Bekir Yarangüme ve Nedim Yücel gibi fedakârlığa hazır iki iyi oyuncu daha var. Bu yüzden ben, Mehmet Okur henüz buradayken, Telekom Koçu Timuçin bu iki oyuncuya daha çok şans tanırsa daha iyi olur diye düşünüyorum.
Euroleague’e gelince, üç takımımızı da heyecanlı günler bekliyor. Efes’in, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin Sinan Erdem’de buluşmaları için bu ilk turdan çıkmaları şart. Üç takımımızın da dışarıdan avantaj gibi gözüken ortak bir problemi var. Üçünde de birbirinden kolay ayrılmayacak güçte 12 oyuncu var. Hatta 12’ye giremeyen ama birçok takımda ilk 5’i oynayacak 2–3 oyuncu, maçları elbiseyle izliyorlar. Bu 12 iyi oyuncuyu doğru zamanda doğru yerde oynatmak kolay değil. Basketbol sahada 5 kişiyle oynanıyor. Kenardaki yedeklerin akıllarında haklı olarak bu 5 içinde oynamak hırsı var. Kenarda oturdukça heyecanları azalıyor ve isteseler de istemeseler de kırgın hatta küskün oluyorlar. Aynı şey iyi oynarken oyundan çıkmak zorunda kalan oyuncular için de geçerli. Geçen gün bir internet sitesinde bir anket vardı. Birçok önemli koça “kaç tane iyi oyuncuyla maçları oynamak isterseniz” diye soruluyordu. Hemen hemen hepsinin cevabı 8 en çok 9 oyuncuyla oynamak istedikleri şeklindeydi. Sebepleri ise 12 oyuncuyu bir maçta motive etmek çok güç. Mutluluk olmadan oyuncuların enerjilerini bir araya getirip sinerji yaratmak imkansız şeklindeydi. Tabii bu cevap haftada bir oynanan turnuvalar için geçerliydi. Beko Basketbol Ligi’ni ve Euroleague’i bir arada oynayan bizim takımlarımız için 12 iyi oyuncu tabiatıyla bir avantaj hatta şart ama koçların işi şimdilik güç. Oynanan maç sayısı arttıkça her oyuncunun 12 kişilik kadronun şartlarına uyum sağlayacakları muhakkak. Yeter ki biz ilk turu atlayalım.
Final–Four’a doğru 3 takımımızın da görev ve süre bölümünde daha iyi anlaşacakları ve tek yumruk olma olasılığı çok büyük. Fenerbahçe’nin, geçenlerde de yazdım, Aydın Örs’ün moraline ihtiyacı var. Ömer Onan da şutlarını giderek omzundan atıyor. Dirseğini ve bileğini neredeyse kullanmıyor. Onun üç sayıları sokması, sakat oyuncuların katılması, beklediğimiz ve arzuladığımız Fenerbahçe’nin yolunu açacaktır.
Efes’te ilk maçta çok aradıkları Kinsey’in yerini Cenk Akyol ve Sinan Güler doldurdu. Kinsey ve hele Kerem Gönlüm gelince Efes çok daha güçlenecektir. Çünkü Kerem Tunçeri artık her gün daha iyi oynuyor.
İyi oyuncu sayısının fazlalığı en çok Galatasaray’ı etkiliyor. Oktay Mahmuti’nin, “Bugün kim iyi oynayacak” sualinin cevabını bulma yeteneği çok ama yine de takımın enerjisi sinerji olmakta zorlanıyor.
Furkan Aldemir, bugün tüm Euroleague maçlarını seyrettiğimizde ‘Böyle bir genç oyuncu bizim takımımızda olsaydı’ diyebileceğimiz oyuncu listesinin başında geliyor. Türk basketbolu başarılı oyun kurucular arıyor. Bu yolda Ender Arslan gözüküyor. Ender, iki oyuncunun birlikte pres yaptıkları sırada aralarından driplingle geçme becerisini kazandığında, Türk gençlerine örnek olacaktır. Onun savunması da gelişti. Son maçta kendini yerden yere attı ve herkesi şaşırttı ama en çok şaşıran ‘bu çocuk hep üstümüzde dolaşır dururdu. Ne oldu da bizimle yüz yüze gelmeye karar verdi’ diye düşünen parkelerdi.
Son not yeniliklere giderek açılıyoruz. Şut makinesi yolda. İlk tabancayı Efes getiriyor. Geçen gün Güler Basketbol Okulu açılışındaydım. Orada çocukların yeteneklerini kayda alan yeni bir alet vardı. Bu beni çok gururlandırdı. Önümüz açık. Yeter ki Final-Four yolunda teklemeyelim.
Paylaş