SUÇLAMALARA bakın siz. Cumhurbaşkanı olmak özveri gerektiriyor.
Ancak, Almanya Cumhurbaşkanı Wulff iddialara göre, bu alanda pek dikkatli davranmıyor. Şu anda onunla ilgili eski defterler açılmış vaziyette, ta 1987’ye kadar iniyor.
1- Aşağı Saksonya Başbakanı iken yakın arkadaşından borç almış.
2- Geçmişte kazandığı paraya bakıldığında, halen sahip olduğu villayı alması mümkün değil.
3- Düğününü yine bir arkadaşının otelinde yapmış.
Alman Cumhurbaşkanı son günlerde Alman Basını tarafından yerle bir ediliyor. Müthiş bir kampanya.
Wulff geçen yıl seçildiğinde şu anda iktidardaki koalisyon hayatından öyle memnun ki, öyle beklentiler sergiliyor ki, “anayasaya göre iki kez üst üste seçilsin, sonra ara verilir ve yeniden seçilir” tezlerinden geçilmiyor. Hatta, bu formüle Alman Basını “Putin modeli” diyerek alaycı başlıklar atıyor. Wulff deneyli bir politikacı, sosyal faaliyetlere açık bir eşi var, kendisi hoş sohbet, varlıklı, dinamik, eh daha ne olacak.
Herkes memnun, mesut, güzel günlere yolculuk bu umutlarla başlıyor.
BALAYI BİTTİ
Ne var ki, Alman Cumhurbaşkanı ile Alman Halkı arasındaki balayı, onun geçmişte ve Cumhurbaşkanı seçilirken söylediği bir yalanla sona eriyor.
Wulff 1987’de 500 bin Euro tutarında kredi alıyor. Az buz değil. 2010’da Cumhurbaşkanı seçimi sırasında Mecliste ona, krediyi yakın bir arkadaşından alıp almadığı, soruluyor. O “hayır” diyor. Şimdi ortaya çıkıyor ki, evet, yakın arkadaşından almış.
Alman Basını çılgın gibi, “halkı aldattı, bize yalan söyledi” başlıklarından geçilmiyor. “Bir başkanın bu ilişkisi onu bağımlı kılar” yazıları eşliğinde.
Daha da ileri gidiliyor, örneğin haftalık Der Spiegel dergisi kapak yapıyor, “yanlış cumhurbaşkanı” nitelemesiyle. Ve elbette istifa çağrılarıyla.
“Wulff Alman Parlamentosunda yalan söylemiştir. Yalan söyleyen bir Cumhurbaşkanı bize layık değildir, oturduğu koltuğa zarar vermektedir”.
Manşetler yenir yutulur gibi değil. Sahtekarlığa varan suçlamalar birbirini izliyor. Almanya’da araştırmacı gazetecilik bütün hatlarıyla seferber olmuş durumda.
ÖZGÜR BASIN
Basın Wulff’un geçmişini didik didik ediyor. Mal varlığını, düğününü, özel arkadaşlık ilişkilerini sorguluyor. Bunları korkusuzca sergiliyor.
Basın özgürlüğünden muhteşem manzaralar.
Basının araştırdığı işlerin bir bölümü, hatta çoğunluğu belki yasalara aykırı değil ama, bir politikacının ilişkileri açısından etik olmayan durumlar, teşhisi konuyor. Ona karşı güven sarsılıyor. Yalan ve güven vermeyen ilişkiler Cumhurbaşkanını adım adım kaçınılmaz sona sürüklüyor. İstifaya.
Wulff’a ait özellikler yazı ve fotoğraflarla halkın önüne dökülürken, o “sana ne benim özel ilişkilerimden” diyemiyor. Oturduğu koltuk demokrasilerde basına görev veriyor, her türlü özel ilişkiyi araştırma ve korkmadan yazma görevini. Basın özgürlüğü işte bu.
Bütün bunlar yaşanırken, Alman Hükümeti ne bir gazeteciyi tehdit ediyor, ne bir gazete patronuna gözdağı veriyor, ne bir gazeteci hakkında dava açılıyor, ne de bir gazeteci tutuklanıyor.
Van’da okullar nasıl açılacak
Öğretmenler sabahları tuvalete sırayla giriyor. Banyo bu durumda zaten lüks. Çoğu dışarıdan geldiği için, asker usulü hep birlikte koğuşta kalıyor. Geceleri koca kent terk edilmiş gibi, karanlıkta.
Okul binaları boyası yapılmış, onarılmış ama, ne kadar sağlam, belli değil.
Depremden sonra Van’da pazartesi günü okullar yeniden açılıyor. Açılmadan önce, Eğitim İş yetkilileri Van’a gidiyor, öğretmenlerin, öğrencilerin, okulların durumunu gözden geçiriyor. Eğitim İş Başkanı Veli Demir’in gözlemleri Van’da eğitime başlama koşullarıyla ilgili pek çok sıkıntıyı dile getiriyor: “Okullar Van’da pazartesi açılacak. Resmi bilgilere göre, Van’da 140 bin öğrenci varmış, depremden sonra 62 bin öğrenci Van’ı terk etmiş. Öğretmenler çağrılmış, seminer veriliyor onlara, baktık çoğu dışarıdan gelmiş, en başta barınma sorunları hala çözülmüş değil. Okul binaları ne kadar sağlam, orası da ayrı”. Daha barınma sorunu çözülmeyen, Van’a yabancı bir öğretmen orada hangi moralle ders verecek, bilinmez. Günlük pratik içinde kim bilir daha hangi sorunlar çıkacak.
Van’da eğitim elbette başlamalı. Ama, Van yeniden eğitime ne kadar hazır, o temel bir soru.
Sadece eğitim boyutu değil, her anlamda Van’dan gelen haberler insanın içini pek açmıyor. Depremin yaraları hâlâ sarılmış değil.