BENİM okuduğum okul Alman Lisesi Tünel’de olduğu için, sık sık Taksim’den geçiyorum o yıllarda. Taksim benim için uzun süre İstanbul’da ünlü bir semt, önemli bir merkez.
Yine bir gün okuldan sonra, sınıf arkadaşlarımla Taksim’e yürürken, aniden bir gürültüyle irkiliyoruz. Sayıları yüzü geçmeyen bir gurup, ellerinde pankartlar, bağırıyor:
‘Ya Taksim, ya ölüm!..’
Hepimiz şaşırıyoruz. Şu anda biz Taksim’e gidiyoruz, Taksim ile ölüm arasında neden bir tercih var, bunu anlayamıyoruz. Taksim’e gidince, insan ölümden mi kurtuluyor ya da Taksim’e gitmezsek ölüme mi mahkumuz, diye aramızda tartışıyoruz. Ama, bizim için ölüm tehlikesi yok, biz o anda zaten Taksim’e gidiyoruz!.. Hemen teselli buluyoruz!..
BOMBALA TANSEL
Kıbrıs sorunu ile ilk tanışmam bu yürüyüş ve orada atılan bu slogan.
O günkü resmi politikaya göre, Kıbrıs Türkler’le Rumlar arasında taksim edilmeli, yoksa hepimiz ölümü göze almaya çoktan hazırız!..
Yıllar geçtikçe, bu politika ciddi değişikliğe uğruyor. Araya çok trajik olaylar, örneğin katliamlar giriyor. O sırada Türkiye Kıbrıs’ı bombalıyor haberleri arasında, bu kez ünlü slogan, ‘bombala Tansel, bombala!..’ Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel’i çağrıştırmak üzere.
Herkesin Kıbrıs’a ilgisinin arttığı doruk nokta, kuşkusuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı. Rumların bir darbe ile adayı ele geçirmelerini önlemek üzere, Ecevit’in Kıbrıs çıkarması. O dönem artık gazeteciyim. Bir savaşa, neden Barış Harekatı adının verildiğini, gazeteci olduğum için, iyi anlıyorum!..
MİLLİYETÇİLİK ADASI
Yıllarca Kıbrıs’la ilgili haber yazıyorum, yorum yazıyorum. Ama, çevremden aldığım tepki, hep aynı. Kıbrıs’la ilgili haber ve yorumlar, halkın ilgisini pek çekmiyor.
Nedeni basit. Kıbrıs, Türk ve Rum milliyetçiliğinin kesiştiği, birbiriyle mücadele ettiği yer. Milliyetçilik ise, çağın hızla gerisine düşen bir dogma!.. Halk dogmalarla ilgilenmiyor!..
Onun için, bugün tüm basın, TV’ler, radyolar, tüm dünya Kıbrıs diye yırtınırken, halkın ölçüsü belli: Ya Taksim ya Ölüm’den bugüne uzanan serüvende, artık bir çözüm var!.. Önemli olan da, bu!..
Yıllarca milliyetçiliğin kalesi olan Kıbrıs, şimdi bu niteliğini yitiriyor. Milliyetçilik, bir kozundan oluyor!.. Şahinler onun için telaşta!..
O milliyetçilik Türkiye’ye kaça patlıyor?.. 220 milyar dolara varan, bugünkü dış borçlarımızın yarısına!..
İki yarışma, iki yarışmacı
KANAL D’de Kim 500 Milyar İster programının benzeri, yaklaşık 22 ülkede yapılıyor. Bunlardan biri de, Almanya’da. Oradaki ödül 1 milyon Euro.
Ben Alman RTL’deki bu programı da, Kanal D’dekini de fırsat buldukça izliyorum. Geçen akşam, tesadüf bu ya, önce RTL’i, hemen sonra da, bizdekini izliyorum.
RTL’de bir eczacı bülbül gibi, 1 milyon Euro kazanıyor. Orada genelikle, hem de can acıtıcı sorular karşısında, yarışmacılar 16 bin Euro’dan aşağı pek almıyor!..
Biraz sonra bizde biryarışmacı. Leyleği havada görmek, ne demek, sorusu karşısında, hık, mık!.. Ne genel kültür ama!..