Paylaş
KAÇAK avcıları kovalamaya izin yok, kıyı şeridini ihlal edenleri uyarmaya bile izin yok, karakol dışına çıkmalarına, bir olaya müdahale etmelerine izin yok ama bu sefer jandarmaya bir görev var, “PKK’ya operasyon”, Mardin’de.
Hükümet yıllardır Öcalan ile görüşüyor, onun mektubu tüm TV’lerden canlı yayında ama Genelkurmay açıklaması: “Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini değiştirmeyi hedefleyen terör örgütü ile mücadele etme azim ve kararlılığındadır”.
Aylardır HDP heyeti Kandil’e gidiyor, PKK’ya mektup getirip götürüyor, hükümetin bilgisi dahilinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel bir dergiye röportajında, “PKK terör örgütü kimliğinden çok IŞİD’le savaşan meşru güç olarak gösteriliyor” diye yakınıyor.
Öcalan’la görüşmeleri başlatan Tayyip Erdoğan’ın kendisi itiraz ediyor, “İzleme Komitesi İmralı’ya meşruiyet kazandırır”.
Kürt sorunu vardır, yoktur ve devamı tam arapsaçı. Çözüm sürecini yönetenler dahil, hiç kimse ne olduğunu anlamıyor.
MARDİN’DE
Bu karmaşa içinde iki gün önce Mardin’de PKK’ya operasyon yapılıyor. İnce bir ayrıntı var. Etliye sütlüye karışmasına izin verilmeyen jandarma bu kez “Valinin onayı ile PKK’ya operasyon yapıyor”.
Daha önce hiçbir operasyonda sözü edilmeyen “valinin onayı” bu sefer özellikle vurgulanıyor. Vali Cumhurbaşkanı’na bağlı. Demek, onay İçişleri Bakanlığı üzerinden Cumhurbaşkanı’na kadar uzanıyor.
YÜZDE 47
Bir Amerikan araştırmasına göre, “Dünyada son kırk yılda 648 terörist grubunun yüzde 43’ü siyasi süreçle, buna karşılık yüzde 47’si polis ve askeri mücadele ile sona eriyor. Sadece yüzde 10’u terörist grubun zaferiyle sonuçlanıyor”. (Jonathan Powell, Teröristlerle Konuşmak, s. 62). Önemli bir istatistik.
Çözüm süreci bu veriye bağlı olarak mı gümlüyor, sanmam, asıl seçime ayarlı bir politika değişikliği. Süreci fiilen yöneten Yalçın Akdoğan’ın dün Kandil’i ve Selahattin Demirtaş’ı sert sözlerle eleştirmesi o değişikliğin
son uzantısı.
Barzani bizim canımız
-ALTIN harflerle tarihe geçecek bir Dışişleri Bakanlığı açıklaması, üç gün önce:
“DEAŞ terör örgütünün rehin tuttuğu üç peşmerge mensubunu alçakça katletmesi büyük infial yaratmıştır. Bu vahşeti lanetliyor ve şiddetle kınıyoruz. Hayatını kaybeden peşmerge mensuplarına Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, kardeş IKB halkının acısını paylaşıyoruz”.
DEAŞ yani IŞİD İslamcı terör örgütü Ürdünlü pilotlar, Amerikalı ve İngiliz gazeteciler, Japonlar dahil, her milletten günde otuz kişiyi öldürüyor, oralarda Dışişleri yok. Barzani’nin üç askeri infaz edildiğinde aniden resmi açıklama ile Barzani liderliğindeki halkın acısını paylaşıyor.
Ne de olsa, Barzani ile her türlü petrol alışverişi var, ne de olsa, Barzani’ye sempati duyan aşiretler var, seçimde onlar “bize lazım”. Barzani’ye selam çakmak için tam fırsat.
Kerry de mi ‘kiralık’
-MEKTUP “Kaygılarınızı paylaşıyoruz” diye başlıyor. Bir süre önce 88 Amerikan kongre üyesi Dışişleri Bakanı Kerry’ye sesleniyor, Türkiye’de basın özgürlüğünün, yargı bağımsızlığının yara aldığını, otoriter eğilimin arttığını bildiriyor. Tayyip Erdoğan bildiride imzası olan kongre üyelerini “kiralık” diye suçluyor.
Dün Zaman gazetesindeki habere göre, Kerry suçlanan üyelere mektup gönderiyor, mektubun ilk cümlesi, “We share your concerns”, Kerry onların kaygılarını paylaşıyor, Türkiye ile ilgili düşüncelerine katılıyor. Ankara-Washington mesafesi iyice açılıyor.
Paylaş